Selman-ı Farisi (580 -656 )

Dr. Mehmet SILAY
Dr. Mehmet Sılay
İsfahan'da doğdu, Kudüs-ü şerifte 76 yaşında vefat etti.
Selman-ı Farisi, Ankara'ya eğemen bir Esnaf Teşkilatı olan?Ankara Ahilerinin- piridir. Peygamber efendimiz Onu Ehl-i Beytten kabul etmiştir. Ashab-ı Kiramın büyüklerinden. Altın silsile'nin-Büyük veliler-ikinci halkasıdır. En büyük özelliği hayatı boyunca Peygamber efendimizin bütün sohbetlerinde bulundu. En müdavim sahabeden biridir. Resulullahın Bedir, Uhud, Hendek, Mekkenin fethi ve bütün gazvelerinde yanında bulunmuş.
Peygamberimiz Ona Selman-ı Hayr-Hayırlı Selman derdi.
Buhariden nakledilen bir Hadisle Selman-ı Farisi Ümmet-i Muhammedin yüreğinde büyümeye devam ediyor:
"Allahın bana sevdiğini bildirdiği ve benim de sevmemi emrettiği dört kişiden biri Selman'dır!"
Seman bugünkü Türkiye siyasi coğrafyası içinde sırayla Nusaybin-Sivrihisar-Emirdağ ve Ankara'da toplam on yıl yaşamış.
Ankaranın Ulus semtinde bugünkü Hacı Bayram-ı Veli-Merkad-i Mübareği'nin yanındaki kilisede-Paganist Ogüst tapınağı kiliseye tahvil edilmişti-bilge bir rahibin eğitiminde kilise hizmetinde bulunuyordu.
Rahip Ona İncilde okuduğu müjdeyi veriyordu: 
" Ahir zaman peygamberi'nin gelmesi yaklaştı. O Araplar arasından çıkacak. Alametleri arasında: Doğduğu şehirden kovulacak. Taşlık-kayalık ve hurması bol bir şehre yerleşecek. Yetim olacak, sırtında Nübüvvet mührü olacak, sadaka kabul etmeyecek..."
Müjdelenen peygamberi bulmak maksadıyla işaret edilen Arabistan'a gitmek üzere yola çıktı.
HAYATI
Selman iranda İsfahan şehrinin bir köyünde doğdu. Mecusi-Zerdüşt bir aileden olup, zengin bir çiftlik ağasının oğludur. Samimi-dürüst, sorgulayan ve hakikati araştıran bir gençti.
İsfahanda evinden kaçarak çok etkilendiği Hırıstıyanlarla birlikte Şam'a gitti. Hırıstıyanlığı benimsedi. Musul üzerinden önce Nusaybine, sonra Sivrihisar ve Afyon-Emirdağ üzerinden Ankara'ya geldi. Yıllarca bilge rahiplerin eğitiminde arayışlarını sürdürürken ilmine güvendiği bu rahibib "son peygamber müjdesi" hayatının akışını değiştirdi.

Selman-ı Farisiden dinleyelim:

"Arabistana giden Beni Kelb kabilesinin kervanına katıldım. Kervan başı beni esir olarak sattı.
Beni satın alan Yahudi de Medine'ye getirdi. Bu Beni Kureyzalı Yahudinin hizmetindeyken sanki Medine'yi daha önce görmüş gibiydim. Bağda bahçede köle olarak çalışıyordum. Bu şehre ısındım ve insanlarını sevdim. Fakat asıl maksadıma kavuşma arzusuyla araştırıyor, soruyor ve merakla bekliyordum.
Çalışırken sahibimin yanında bir Yahudinin şikayetine kulak misafiri oldum:
"Evs ve Hazreç kabileleri helak olacak. Mekke'den biri geldi Peygamber olduğunu söylüyor!"
İşimi bırakıverdim ve heyecanla sordum:
"Ne o adam için ne dedin?"
Adam daha cevap vermeden sahibim hırsla yaklaştı ve bana bir tokat vurdu.
"Sana ne, sen kendi işine bak!"
Geriye çekildim ve kendi işimin başına geçtim. Fakat Onu bulmalı ve Onu mutlaka görmeliydim. Kuba'ya geldiğini ve şu anda Kuba'da olduğunu öğrendim. Yanıma bir miktar hurma alıp Kuba'ya yanına vardım.
"Bu sadakadır efendim, buyurun!"deyip uzattım.
Kendisi hediyemi aldı ama elini sürmeden etrafındaki sahabelerine  ikram etti. İkinci gün tekrar huzuruna hediyemle birlikte gittim.
"Bu hediyemdir efendim!"dedim.
Aldı, kabul etti, önce kendisi yedi ve çevresindekilere de yedirdi.
Bir vesileyle sırtındaki Nübüvvet Mührünü de gördüm. Huzurunda diz çöküp kelime-i şahadet getirdim..."
Resulullahtan beş yaş daha gençti. Resulullaha kalpten bağlandı, onun yanında olmak onu dinlemek en büyük arzusuydu. Vefatına kadar Peygamberin yanında oldu. Hadis rivayet etti.
Kadisiye savaşı ve İranın fethinden sonra Halife Hz. Ömer Selmanı Medayin'e vali tayin etti. Dünya sevgisi yoktu. O devletten aldığı vali maaşını fakir Müslümanlara dağıtır, kendisi örüp sattığı sepetlerin geliriyle geçinirdi.
Ziyaret ettiğimiz mezarı Kudüstedir.