Dr. Mehmet Sılay
Bin yıl önce Avrupa'dan üzerimize doğru Tapınak ve Hospitaliyer şövalye sürüleriyle Kolonyal kültürün gereği soygun ve talan için gelen Haçlılar, bugün modern savaş donanımları ve konvansiyonel silahlarla parçaladıkları İslam ülkelerindeki petrol ve doğal gaz rezervlerine el koydular.
Orta doğu'nun terörist devleti İsrail ve tetikçisi Amerika ile dost ve müttefik olunamayacağını bilenler için bu projenin neyi amaçladığını anlamak zor değil.
Bölgemizde muharref Tevrat'a dayanan Arz-ı Mev'ud-Vaad edilen Ülke ütopyası yani Büyük İsrail Projesi bütün kaynaklarıyla deşifre edilmiştir. Bu projenin hedefi insan hakları, demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla havayı bulandırıp Müslümanların yeniden uyanması ve canlanmasını sağlayan damarlarını "olmayan nükleer tehlike ve terörle mücadele" bahanesiyle kesip Uluslararası Siyonizme dünya hakimiyetinin yolunu açmaktır.
Haçlı tuzağıyla sinirleri alınan Müslüman aydınlar "ılımlı" bakış açısıyla küresel emperyalizmle olan uyuşmazlığını rafa kaldırdı. Entelektüel gevezeliklerden başka bir şey üretmeyen ve bize ait olmayan "Diyalog ve Medeniyetler Buluşması" toplantılarıyla aydınlarımız kumda oynamaya başladılar.
Ancak İslam ülkelerinin karıştırılması ve işgalleriyle başlayan yeni Haçlı Seferleri de önderimiz ve ceddimiz Ortadoğu Barışının mimarı olan Selahaddin Eyyubi örneğini bize gösterdiği gibi, Müslüman aydınların hazırladığı yeni yol haritası ve gücünü Selahaddin'den alan atılımcı İslam düşüncesi karşısında mağlup olacak ve atlantiğin karşı yakasına ricat zorunda kalacaktır.
Dayatılan sisteme hakim olan uluslararası aktörlerin oyununu bozmak her Müslüman aydının asli görevidir ve boynunun borcudur. Başarımız ümmetin ortak atası ve önderi Sultan Selahaddin'i yakından tanımakla mümkün olacaktır.
Şarkın en sevgili Sultanı Selahaddin Eyyubi, Raşit halifelerin devamı olan İslam tarihinin yıldızlarından biri ve Fatih Sultan Mehmed'in ilk parıltısıdır. Tek hasretimiz, Selahaddin gibi devlet adamlarını gençlerimizin yakından tanıyıp örnek almalarıdır. Şüphesiz Selahaddin'in izini takip eden atılımcı Müslüman gençler hayata hakim olacaktır.
Haçlı Seferleri
Sultan Selahaddin'i tanımanın yolu tam iki asır Müslümanlar üzerine sürdürülen Haçlı seferlerinin maksat ve mahiyetini bilmekle mümkün olur.
Kudüs ve çevresini zaptetmek, Hz. İsa efendimizin mezarını kurtarmak mazereti, asıl sebep Avrupa'da daima var olan Müstemleke-Sömürge-Soygun ve talan Kültürünün kılıfıdır.
1071 Malazgirt zaferiyle Küçük Asya'ya hızla yayılan İslam egemenliğini ve onu yayan Müslüman Türkleri Anadolu'dan ve tüm Ortadoğu'dan sürüp çıkarmak istediler. Çünkü Suriye ve Filistin de Selçuklu hakimiyetine girmişti. Muhammed Alpaslanın görevlendirmesiyle, amcazadesi Kutalmışoğlu Süleyman tarafından Bizans'ın burnunun dibinde İznik başkentli bir Müslüman devlet kuruldu.
Malazgirt'te tarihinin en büyük mağlubiyetini yaşayan ve egemenlik alanı daralan ve İznik başkentli Müslümanlardan oluşan genç ve dinamik Anadolu Selçukluları tarafından kuşatılmakta olduğunu gören Bizans, Vatikan'da oturan en büyük dini otorite olan Papa'dan yardım istedi. Papa bu talebi fırsat bildi. Papa Urbanus ve Piyer Lermit tüm Avrupayı dolaşarak ateşli konuşmalarla Müslümanlar üzerine toplu seferberliği başlattılar. Çünkü Papa Müslümanlardan başka Doğu Hrıstıyanlığını temsil eden bütün Ortodoksları da egemenliği altına almak istiyordu.
Fransa'da bağnaz Piskopos, rahip ve keşişlerin kurduğu Kluni (Kukulux klan) tarikatı cahil halkı savaşa kışkırttı. Bu tarikatlar eliyle birer ölüm aletine dönüşen Templiyet ve Hospitaliyer şövalye birlikleri kuruldu. Vatikan'a bağlı korsan tarikatlardan Malta ve Sen Jan şövalyeleri görevli olarak üzerimize gönderildi. Şövalyelerin tek varlık sebebi Müslüman öldürmekti. Avrupalılar nüfus bakımından Müslümanlardan daha kalabalıktı, fakirdi ve cahildi. Dillere destan İpek ve Baharat yollarını kontrol altına almak isteyen Kral, Senyor ve Şövalyeler kısa zamanda ve kolayca zengin olmak istediler. Batıda topraksız soylu ve şövalyeler yeni topraklara kavuşmak için hırsla silahlanıp Müslüman coğrafya üzerine saldırıya geçtiler. Vatikan Papalarının yönlendirmesi, teşviki ve kışkırtmasıyla 1096 da başlayan Haçlı yürüyüşü iki asır sürdü ve çok cana mal oldu.
Bizans, Latin, Süryani ve İslam kaynaklarına göre Haçlı seferlerindeki maksat siyasi ve ekonomiktir. Din savaşı motif olarak kullanılmıştır. Cahil Avrupa halkları papa ve piskoposlar tarafından tahrik ve teşvik edilerek heyecana getirilip yürüyüşe katılmıştır.
İlk Haçlı Seferi Avrupalılar için en başarılı sefer olmuştur. Antakya, Trablus, Urfa Kontluğu ve Kudüs Haçlı Krallığı kuruldu. Anadolu Selçuklu Devletinin ilk başkenti İznik işgal edildi. Konya ve Karaman yağmalandı. beklenmedik baskınla katliama uğrayan Müslümanlar, korku ve dehşete kapılarak mecburen dağlara çekilmişler.
Harp tarihinde eşine ender rastlanan müthiş kalabalık dağlar, taşlar, ovalar, yamaçlar ve geçtikleri bütün köy ve şehirleri yağmalayıp yakan Haçlı sürülerini durdurmak mümkün olmamıştır.
Haçlı Orduları misafir edildikleri İstanbul çarşılarını yağmaladı ve düzensiz ve disiplinsiz haçlı çapulcular Bizans Krallarını değiştirdiler. Müslüman Anadolu şehirlerinin tahribi dışında Antakya ve Urfa'da ana-babaları katledilen Müslüman çocukları halkın gözleri önünde zıba çivilerle enikli kapılara çakıldılar. Halep varoşlarında tarlada çalışan silahsız on bin çiftçi ve zeytin işçilerinden Muarratul Numan Müslümanları ile Ortodoks Hrıstıyanlar ve Yahudiler kılıçtan geçirildi.
15 Temmuz 1099 günü, Kudüs, Fatımi vali İftiharuddevle'den yazılı anlaşmayla teslim alındığı halde şehirde tek Müslüman, Ortodoks ve Yahudi kalmayıncaya kadar sürek avı yaparcasına yetmiş bin insan katledildi.
Batı tarihçilerinin ifadesiyle Haçlı atlarının ayakları dize kadar kana bulanmıştı. Mescid-i Aksa kiliseye çevrildi. Büyük camiler haçlı atlarına ahır ve samanlık olarak kullanıldı. Bütün Filistin sahilleri Antakya'dan Gazze'ye kadar işgal edildi. Batı Anadolu Bizans'ın payına düştü.
Ancak Müslümanlar kendilerini çabuk toparladılar. Kudüs işgalinden iki yıl sonra tedbir alan Kutalmışoğlu Süleyman'ın büyük oğlu Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan tarafından , Anadolu'ya geçen Haçlı ordusu imha edildi. Avrupa'da bir korku dalgası yayılınca Şam ve Filistin üzerine yürümeye ilgi azaldı. Kılıçarslanın varlığı caydırıcı oldu ve elli yıl haçlı seferlerinin duraklamasına sebep oldu. Oğlu Sultan Mesut aynı kararlılıkla Anadolu Müslümanlarını savunması gönüllü Haçlıların dahi cesaretlerini kırdı.