Yüksek Mimar Gülay Kurt
Ramazan ayının tüm İslam âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesi temennisi ile başlamak lazım söze. Zira Ramazan demek bereket demek, barış demek, huzur demektir. Dünyada her güzel şeyin anlamını yitirmeye yüz tutmaya başladığı hatta bazılarının yok olduğunu her geçen daha da hissetmekteyiz. Güzel şeyler çabuk bitermiş ya da bize öyle gelirmiş. Zaman mefhumu insanı ne kadar da yanıltır. İyi geçen zaman çabuk kötü geçen zaman uzun gelirmiş insana. "Zindanda farksızdır dakika saatten" diyor ya üstat işte öyle bir şey. Ramazan da çabuk geçer aslında. O bitmez sandığımız oruç saatleri iftar edildiğindeki huzura bırakıverir kendini. İşte o zaman anlarız ki ne çabuk geçti Ramazan. Hele bir de dostlar varsa sofrada veya bir ihtiyaç sahibine yardım ettiyseniz, huzurunuz iki katına çıkar.
Ramazanda yardım etmek hem İslam kültüründen hem de bizim millet olarak içimizde yer alan çok güzel bir olgudur. Fıtr sadakası bu ayda verilir, sadakalar ikiye üçe katlanır, mahalledeki fakir fukaralar gözetilir, hiçbiri yapılmasa dahi bir yardım kuruluşuna bağışta bulunulur. Hele bir de buna halihazırda devam eden mülteci durumu eklenince Ramazan ayının önemi daha da artıyor.
Türkiye dünyada ihtiyaç sahiplerine en fazla yardım eden ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. Bu onuru daim ederiz inşallah. Şehirlerin Ramazanla ilişkisi kırsal kesime göre çok farklı bir durum arz eder. Şehirde insan ailesi ile birlikte bile zor Ramazan geçirirken kırsal kesimde Ramazana büyük hazırlıklar yapılarak girilir ve bu ayın önemi daha çok anlaşılır. Ama şehirde Ramazanın önemi son yıllarda farklı bir boyutta devam etmektedir. Özellikle devlet kurumlarının belediyeler nezdinde yaptığı Ramazan faaliyetleri adeta Ramazana damgasını vurmuştur. Mesela İftar Çadırları?
İftar çadırı, Ramazan ayında oruç tutan Müslümanların iftarlarını açmaları için kurulmuş olan büyük çadıra verilen addır. Şehirlerin belirli noktalarında belediyeler, dernek ve vakıflar ya da hayırseverler tarafından finanse edilir. İçinde yemek yemeye gelen herkese ücretsiz yemek
dağıtımı yapılır. Bu bağlamda ilk defa 1995 yılında Üsküdar'da kurulan Ramazan Çadırı, geçen 10 yılda farklı biçimlerle güzelleşerek Ramazan ayının simgelerinden biri haline gelmiştir. Üsküdar'da başlayan bu uygulama adeta bir dalga yayılması gibi bütün Türkiye'ye yayılmıştır.
Ramazan ayında yardımlaşmanın ve sosyal kaynaşmanın en pratik bir çözümü olan çadır kurarak iftar yemeği verme uygulamasından başka, çadır içinde yapılan faaliyetlerle de bu uygulama renklendirilmiştir. Kuruluş amacı fakir ve muhtaç, evine iftara yetişemeyen yolda kalmış vs
kimselere iftar sofraları kurarak bir Ramazan geleneği oluşturmak olan bu uygulama zamanla büyümüş işadamlarının, sanatçıların, toplumun
önde gelen insanların bir yardım faaliyetine dönüşmesine de vesile olmuştur. Tabi ki bu uygulamayı yaparken aksaklılar da olmuştur. Örneğin muhtaç olmadığı halde çadırda iftar etmeyi alışkanlık haline getirip esas muhtaç olan insanların yerini işgal edenler, yardım faaliyetini insanların gözüne sokmaya çalışan bazı ünlüler, maalesef Ramazan çadırının önemine gölge düşürmektedir. Ayrıca iftardan sonra yapılan bazı müzik konserleri ve bir takım eğlenceler de tepki çekmektedir.
Yine de Ramazan Çadırında iftar sonrası yapılan kültürel faaliyetler ve bu faaliyetlerin bütün İstanbullularca ilgi görmesi Ramazan Çadırının eski Ramazanların tadını günümüz kuşaklarının zihnine taşınmasına zemin hazırladı. Geleneksel seyirlik sanatlarımızın Ramazan Çadırında icrası özellikle çocukların zihinlerinde Ramazan konusunda kalıcı izler bırakıyor.
Günümüzde Ramazan ayı boyunca İstanbul'un farklı semtlerinde toplam 1 milyonun üzerinde İstanbullunun ağırlandığı iftar sofraları ile ilgili tüm organizasyon çalışmaları ve her türlü ikram ise İBB İşletmeler Müdürlüğü'ne bağlı Lojistik Destek Merkezi'nce gerçekleştiriliyor. İBB Destek Hizmetleri Müdürlüğü'nce gerçekleştirilen Açıkhava İftarları ile her gün 20 binin üzerinde İstanbullu iftar sofralarında buluşuyor. Kurulan iftar sofralarıyla bir yandan aynı coğrafyayı paylaşan halk arasında dayanışma ve paylaşma duyguları artırılırken bir yandan da kültürümüzü yansıtan örf ve adetlerimizin yaşatılmasına katkı sağlanıyor. Kardeşlik ve dayanışmanın doyasıya yaşandığı iftar sofralarında Ramazan ayının ruhuna uygun olarak ihtiyaç sahibi aileler ile gönüllüler de bir araya geliyor. Bu tür faaliyetler Ramazan ve Ramazan kültürü ile çadır olgusunu bir arada ele almak doğru olacaktır sanırım. Tarihten bugüne Çadır ve Osmanlı toplumunda çadırın yeri ve önemi, Ramazan Çadırının sosyolojik analizleri de önem arz etmektedir. Çadır bizim kültürümüzde bir toplanma yeri otağ, barınma, güven, bir arada olma, dayanışma vb gibi kavramları ihtiva eder. Ne kadar eksik veya yanlışları olsa da Ramazan Çadırları kültürümüzde yer almaya devam etmesi gereken örnek bir dayanışma örneğidir.