Özmen açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Biz var ya biz!..
E ee İlksanı bize verin bir de bizi görün, diyorlar.
Duyanda hiç kimse bu antikaları bugüne kadar görmemiş sanacak! Sanırsınız ki kırk arşın yerin dibinde çıkmış, ya da gökten daha dün zenbille yere inmişler ve geldiklerinde ellerinde sihirli değnekler dokundukları her yeri abat edecekler. Madem bu kadar maharetlisiniz ve elinizde sihirli değnek vardı toplu görüşme masasında bir dokunsaydınız da memuru enflasyona ezdirmeseydiniz. Ya da uzman öğretmenlik sorunu, Sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi sorunu, Proje okullarına atama sorunu, İlkokullar ve diğer okulların ek ders karşılığı okuttuğu derslerin eşitlenmesi sorunu, Artırımlı hizmet puanları sorunu, Ücretli öğretmenlerin yerine kadrolu atamaların yapılması sorunu, Ek göstergenin Üç bin altı yüze çıkartılması sorunu, Memurların görev tanımlaması ve görevde yükselme sınavlarının düzenli yapılması sorunu, Bakanlık kadrolarında usulsüz görevlendirmelerin çokluğu sorunu, Kariyer basamaklarında yükselmenin ölçüsüzlüğü sorunu ve tabi ki eğitim ve öğretim müfredatından tutun da mekana kadar onlarca adaletsizliğin olması ve daha birçok sorun.
Doğurduğunuz mağduriyetlerle hak kayıplarıyla Yüz yıllar sürecek tarihin raflarında yerinizi alacağınızdan hiç kuşkumuz yoktur. Bu kadar acımasız hak ihlallerine imza atanlar bugün biz sizin hakkınızı daha iyi koruruz dediklerinde öğretmenin buna inanmasını mı bekliyorlar acaba!..
Yıllardır kangren haline dönüştürülen çözüm bekleyen ve bir türlü çözülemeyen birçok sorun ortada duruyor. Bunları çözmek için yetki verilen bu arkadaşlar acaba hangisini çözebildiler?
Biz daha iyi yaparız diyorlar ya! Dün yaptıkları bugünün teminatıdır ya! Bizim oralarda böyle hesapsız kitapsız atanlara tanıdıkları “Evelin neydi ki ahirin ne ola” derlerdi. Şimdi Teyo Pehlivan misali alana çıkmış atıp tutanlar Allah aşkına hiç dönüp geçmişte yaptıklarınızı hatırlamıyor musunuz?
Buyurun şu elinizdeki sihirli değneği önce buralara dokundurun da milletin emanetine sahip çıktığınızı görsün. E ee bürokrasi sizde, yetki sizde. Hem de öyle birkaç yıl değil, on yıllardır her şey elinizde. Madem aldığınız emanetin hakkını vermediniz sahi hangi yüzle bir başka kurumun yetkisini de bize verin diyorsunuz?
Her türlü karalama, çarpıtma ve yanıltmayı yapacaksınız. Bu böyle değil doğrusu şudur diyeceğiz. Hemen orada atılacaksınız sonra da Türk Eğitim Sen İlksanın avukatı mıdır her vurduğumuzda savunma yapıyor, diyeceksiniz!
Ne diyelim Türk Eğitim Senin yapısı budur. Nerede bir haksızlık varsa karşısına dikilmeyi kendisine görev edinmiş yiğitlerin adresidir. Mesela siz askere vururken de Türk Eğitim Sen karşı duruyordu. KPSS’de hırsızlık yapılıp kul hakkı yenilirken de Türk Eğitim Sen karşı duruyordu. Sizler mülakatlarda kul hakkını öğütürken de Türk Eğitim Sen karşı duruyordu. Siz Aktif Senle birleşirken de Türk Eğitim Sen karşı duruyordu. Çözüm süreci yaparken de, hendeklere göz yumulurken de, sizler akil insan olurken de Türk Eğitim Sen karşı duruyordu. Demek ki neymiş, milletin aleyhine her durumda ve kime yapılırsa yapılsın haksızlık oldu mu Türk Eğitim Sen karşı duruyormuş. Birileri gibi haksızlığın bir parçası olmuyor muş!...
Sonuç olarak İlksan için bir seçim yapılıyor. Bir yandan sendika olarak seçimde yokuz deyip öbür yandan seçimi Ayasofya ile İstanbul sözleşmesine bağlamak akıl tutulmasıdır. İlksan seçimini başka mecralara çekmek gaflettir, öğretmen camiasını huzursuz etmektir. Sınıf öğretmenlerimiz kendi iradeleriyle 3 Nisan günü sandığa gelip oylarını kullanacaklardır. İlksan yönetiminin yaptığı yapacağının teminatı olduğu gibi buna talip olanların da yaptıkları yapacaklarının teminatı olacaktır. Öğretmen yetki verdi “Geçmişte yaptıklarınızı gördü. Siz biz var ya biz dedikçe biraz olsun sizi tanıyan öğretmenler de şimdilik siz var ya siz, diyor!..”
Remzi Özmen
Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Temsilcisi
Kaynak: Yenikapı Haber