Külliye kavramı Arapça bir kelime olup bir caminin çevresinde camiyle birlikte kurulmuş olan medrese, ibadet, imaret, sebil, türbe, hamam, aşevi, kitaplık, okul, tekke, zaviye, çarşı, hastane vb. yapıların bütününü ifade eden yapılar topluluğuna verilen addır.
İLİM MERKEZİYDİ
İslam toplumunun oluşumunda önemli bir sosyal olgu olan mahalleler külliyeler çevresinde mimari yapıda yoğunlaşarak meydana gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında çok önemli sosyal bir görevi olan külliyeler ilk olarak vakıf hukuku sistemi ve hayrat kavramını geliştirmesiyle ortaya çıkmıştır. Merkezindeki yapı ise camidir. Camiler bugünkü anlamda sadece ibadet anlamında değil ilim kültür, sosyalleşme, yardımlaşma kısacası hayata dair ne varsa toplumun oluşumuna dair ne gerekliyse külliye içinde var edilmeye çalışılmıştır.
Cami en az cuma namazlarındaki zorunlu toplanma yeri olması yanında bir forum ve ilim, tören ve müzakere merkeziydi. Külliye bu merkezi tamamlayan yapılardan oluştuğu için sosyal anlamda büyük önem arz etmekteydi. Bu yapıların ilk zamanlarda sadece dini yapılar olurken daha geç tarihlerde sosyal yapılar da bu düzene ait olmuşlardır.
ŞADIRVAN GELENEĞİ
Külliye etrafında konutların toplanmasıyla mahalle kavramı ortaya çıkmıştır. Sur içi İstanbul’unda tüm mahalle isimleri etrafında toplandıkları külliyeden gelmiştir. Külliye, İslam toplumunun vakıf hukuku sistemi ve hayrat kavramını geliştirmesiyle ortaya çıktı. Batı kültüründe köy veya kasaba meydanları, o yerleşim bölgesinin merkezi sayılır. Osmanlı mimarisinde tüm yerleşmelerin merkezi cami avlularıdır. Cami avlusundaki şadırvan geleneği, köy meydanındaki çeşme geleneğinin devamıdır. Cami etrafında dini ve sosyal yapılar zaman içinde çoğalmıştır.
GENİŞ ALANA SAHİP
Anadolu'da Türk mimarîsinin örneklerini ortaya koyan devlet ve beylikler olan Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçuklular çeşitli fonksiyonlara sahip yapı birimleri oluşturarak hem yapı yorumunu hem de mimarî anlayışını bilen, özümleyen bir kültür yapısı ortaya koymuşlardır. Bunun sonucu olarak, bu mimarî bilgiler ve kültür birikimi, Anadolu'ya hem kuzeydoğudan hem de güneydoğudan girmiş ve yaygınlık kazanarak devam etmiştir. Bu kompleks yapılar bugünkü kültür merkezlerini akla getirse de elbette ki işlevsel olarak çok daha geniş bir alana sahipti.
İSTANBUL’DA YAKLAŞIK 50 KÜLLİYE VAR
Artuklu döneminden kalan ve Mardin’de bulunan Ernineddin Külliyesi (1108-1122) günümüze bazı birimleri eksik olarak ulaşan en eski külliye örneği olarak bilinir.
İstanbul’da takribi olarak 50 külliye bulunmaktadır. Bu külliyeler arasında 2-3 yapıdan meydana gelmiş ufak külliyeler olduğu gibi Süleymaniye Külliyesi’nde yirmiden fazla yapı bulunur.
Atik Ali Paşa Külliyesi (Çemberlitaş),
Eyüp Sultan Külliyesi,
Fatih Sultan Mehmet Külliyesi,
Haseki Külliyesi,
Kılıç Ali Paşa Külliyesi,
Laleli Külliyesi,
Mahmud Paşa Külliyesi,
Mihrimah Sultan Külliyesi (Edirnekapı ve Üsküdar),
Nuruosmaniye Külliyesi,
Piyale Paşa Külliyesi (Kasımpaşa),
Sinan Paşa Külliyesi (Beşiktaş),
Yavuz Sultan Selim Külliyesi (Fener),
Sultanahmet Külliyesi,
Süleymaniye Külliyesi (Süleymaniye),
Şehzade Külliyesi,
Yeni Cami Külliyesi,
Yeni Valide Külliyesi (Üsküdar),
Zal Mahmut Paşa Külliyesi.
PEK ÇOK YAPIYI BARINDIRIYOR
Külliyede bulunan binalar;
Cami, Şadırvan, Muvakkithane (Namaz saatlerin belirlendiği yapı), Medrese, Sıbyan Mektebi, Kütüphane, İmaret, Darüşşifa (Hastane), Tabhane (misafirhane), Hamam, Kervansaray, Sebil, Çeşme, Türbe, Hazire, Arasta (dükkân), Tekke, Zaviye, Han vs. olarak sıralayabiliriz.
Kısaca külliye olarak adlandırılan önemli yapı topluluklarına zaman içinde manzume, hey’et, imaret, site, imaret sitesi, kompleks gibi isimler de verilmiştir. Genellikle bir cami etrafında gelişen külliyelerin bazen medrese, ticarî bir yapı veya türbe çevresinde şekillendiği de görülmektedir.
HALKA HİZMET
Devlet yönetiminin en üst kademesinde olan kişilerle bunların eşleri ve çocukları, yönetimin çeşitli kademelerinde bulunan vezir, bey, paşa, sadrazam gibi devlet ricâliyle halktan hayır sahibi zenginler tarafından bu sosyal tesisler halka hizmet amacıyla yapılmıştır. İslâmiyet’in ilk devrinden başlayarak camiyle bütünleşen birçok fonksiyon bulunmaktaydı. Medine’deki Mescid-i Nebevî bu anlamda bir külliye gibi çok fonksiyona sahip ilk yapı olarak görülebilir.
Buradan anlaşıldığı üzere doğumdan ölüme kadar bütün hayatı içine alan bir yapı topluluğunu imar eden ve mimariye kazandıran birer kültür mirası olan külliyelerle ne kadar gurur duysak azdır.