Kış ve Mimari

Gülay Kurt

Küresel ısınma, mevsim değişikliği derken, havalardan sulardan konuşma konularına; gelmeyen kış mevsimi, yaprak dökmeden bahara eren ağaçlar, uykuya yatmayan tarım bitkileri, giyilemeyen kış montları vs. konularını da eklenmiş olarak yılın en uzun gecesi olan ‘Şeb-i Yelda’yı geride bıraktık. Bundan sonrası baharı beklemek olsa da kar yağmadan bahara girmeyi pek sevmeyiz. Ne zaman ki kar yağar, kış manzaraları paylaşılır işte o zaman hakkıyla baharı karşılamaya koyuluruz. Bizim için kış demek kestane demek, kar demek, kar karşısında çay içmektir çünkü.

HUZUR VERİR

Kış mevsimleri son yıllarda geçmişte olduğu gibi ağır kar altında geçmese de o güzelim kar manzaralarını hayal etmeye devam ederiz. Hele çatısı karlarla kaplanmış bir kulübe, bir de çatısında tüten bir baca çocukların resimlerini, tuvallerini süsler durur. En çok da kışın vazgeçilmezi kardan adam. Karla kaplanmış evler biz huzur verir. Her yeri bir sessizlik kaplar, arabaların sesi duyulmaz olur ki özellikle kalabalık şehirlerde bu sessizlik ve bembeyaz evler bulunmaz nimetlerdir. Kışı hiç sevmeyenler bile karların bu eşsiz sunumu karşısında hayran kalırlar. Her ne kadar şehir insanı kar zevkini kırsal kesim kadar yaşamasa da hayata bir mola vermesi bakımından kar yağışı hasretle beklenir. Kayak yapmak için şehir dışına çıkanlar, yurt dışına çıkanlar olduğu gibi şehir içinde çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kaplıca turizminin de en aktif döneminin yaşandığı kış aylarında sıcak sulara girmek hoş mekânlarda vakit geçirmek insanları cezbeder. Bu konuda kış mevsimine has mimarisiyle öne çıkan yerler vardır. Kar manzaralı dağları gören büyük camlı evlerden tutun da dağ başında küçük ahşap evler de kış mevsimi için yapılan ideal evler arasındadır.

TALEP ARTIYOR

Günümüzde bungalov tipi ahşap evler de yapılarak kamp turizmine katkı sağlanmıştır. Çadırlar çok fazla tercih edilmeyip minimal ölçüde yapılan küçük ahşap evler, çekirdek aileler için güzeldir. Kayak turizmi için yapılan dağ otellerinin sayısı ise ülkemizde çoğalmaktadır. Eskiden sadece Uludağ’da olan kayak merkezleri, şimdi Erzurum, Kayseri, Bolu, Kars, Sarıkamış, Bingöl, kısacası karın bol yağdığı hemen her yerde yapılmakta olup, oteller yapılmaktadır. Bazen büyüklü küçüklü yapılan dağ evleri, ailesiyle yalnız vakit geçirmek isteyenler için harika mekânlardır. Bu konuda devre mülk sistemi de oluşturulmuş olup yılın belli vakitlerinde dağ evlerini bütçeye uygun bir şekilde kullanmak da mümkün olmaktadır. Yaz tatiliyle yarışan kış tatili diye bir kavram da var artık. Bütün bunların dışında hiçbir yere gitmeyip evde oturup kışı güzel geçirmek de mümkündür; bu konuda kış mevsimi bir arada olmak için fırsattır aslında.

KIŞ TURİZMİ

Yılın dokuz ayını karlar altında geçiren Avrupa’nın kuzey ülkeleri gibi olmasak da karla haşır- neşir olan, mesaisi fazla olan iller, bölgeler bizim ülkemizde de mevcuttur. Ama bunun yanında kışa dayanıklı evler ise yeni yapılmaya başlanmıştır. Karlı bölgelerin asli özellikleri olan dik çatılar, küçük pencereler yine yapılsa da günümüzde karla barışık, yalıtımı düzgün, manzarayı içine alan evler de yapılmaktadır. Bu konuda Norveç ve Finlandiya önde gitse de ülkemizde de güzel ahşap ve taş evler vardır. Gelecekte yaz turizminde olduğu gibi kış turizminde de dünyayla yarışan kayak merkezleri yapılmaya başlandı bile.

ANILARI GÜZELLEŞTİRMEK

Yaz evlerine alışık olup, deniz, kum güneş, sahil evlerini sevenlerin yanında, ahşabın kokusuyla geceleyip, sabah kapı önünde yakılan ateşle dinginlik yaşamak da iyi gelmez mi hiç. Yaşanılan her mekân orayı güzelleştiren anılarla mümkündür. Bu anıları oluşturmak için ilk önce mekânı güzelleştirmek daha sonra da insan ilişkilerini yaşatmak gerekir. Mimari işte bunun için vardır; hayatı daha iyi yaşamak, anları güzelleştirmek, her mevsimin, her anın tadına varmak, farkına varmak için vardır. Güzel anları çoğaltmak dileğiyle…