İspanya'nın önde gelen havacılık ve savunma yayınlarından Aero Naves, Türkiye'nin İHA sektöründeki yükselişini kapsamlı bir analizle değerlendirdi. Raporda Türk İHA ve SİHA'larının küresel pazarda elde ettiği tarihi başarıya dikkat çekildi. "Türkiye'nin yeni hedefi Latin Amerika, yakında Türkler burayı da fethedecek." ifadelerine yer verildi.
Analize göre Türkiye, bugün küresel İHA ihracatının yaklaşık yüzde 65'ini tek başına karşılıyor. 37 ülkenin envanterinde aktif olarak görev yapan sistemleriyle dünyada rakipsiz bir konuma ulaştı.
Ukrayna'dan Polonya'ya, Katar'dan Azerbaycan'a kadar geniş bir coğrafyada kullanılan Türk İHA'ları; Karabağ, Suriye, Libya ve Rusya-Ukrayna cephelerinde sergilediği performansla sahada kendini defalarca kanıtladı. Aero Naves, "Türkiye artık sadece üretici değil, modern savaşın ritmini belirleyen ülke." değerlendirmesini yaptı.
Analizde Türkiye'nin rakipleri de masaya yatırıldı. ABD'nin MQ-1 Predator ve MQ-9 Reaper'ı, Çin'in Wing Loong ve Rainbow serisi, İsrail'in Hermes ve Heron sistemleri, Rusya ve İran'ın platformları hatırlatıldı. ancak Türkiye'nin sahada gerçek performans, maliyet-etkinlik ve entegre savunma ekosistemiyle rakiplerinden ayrıştığı vurgulandı. "Türkiye erişilebilir, güvenilir ve sahada kanıtlanmış güç." ifadesi öne çıkarıldı.
Analiz, Türkiye'nin başarısının arkasında BAYKAR ve TUSAŞ'ın üretimi, ROKETSAN mühimmatları, ASELSAN sensör ve radar altyapısı ve Milli Savunma Bakanlığının koordinasyonuyla kurulan uyumlu üretim modeli olduğunu belirtti. Aero Naves buna ilişkin, "Bu kadar uyumlu çalışan entegre savunma ekosistemi dünyada yok." yorumunu yaptı.
Latin Amerika pazarının ise henüz işlenmemiş bir alan olduğuna dikkat çekildi. Şili, Meksika, Brezilya ve Kolombiya'nın gözetleme sınıfı İHA'lar kullandığı ancak silahlı sistemlerin neredeyse hiç bulunmadığı ifade edildi. Bu nedenle Aero Naves, "Türkiye'nin fiyat, performans ve güvenilirlik birleşimi Latin Amerika için biçilmiş kaftan." değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca Türkiye'nin sadece satış yapmadığı, bölgede yerel üretim, bakım-onarım, montaj ve eğitim merkezleri kurmaya hazır olduğu belirtildi. Böylece Türkiye'nin yalnızca tedarikçi değil, "stratejik güvenlik ortağı" olarak konumlandığı ifade edildi. analiz, "Global pazar büyürken Türkiye artık rekabet eden değil, oyunu kuran taraf." sözleriyle son buldu.