İslam'ın Şanlı Ordusu

Şeyma Çakıroğlu Yeşil
Bir millet düşünün ki, hadis-i şerif ile müjdelenmiş.

Bir millet ki Orta Asya steplerinden koca bir kıtayı aşıp bir başka kıtanın doğal sınırlarına kadar at üstünde varmış. En büyük özelliği savaşçı oluşları, cesaretleri. İslam ile müşerref olunca bu hasletleri Allah adına Hak adına cihat namına yapmış ve savaşı gazaya, savaşçıyı mücahide, ölüyü şehide tebdil eylemiş biiznillah. İlk komutanımız Hz. Peygamberimiz olduğu itibariyle asker ocağı ‘Peygamber Ocağı’ olmuş her daim. Çok sevilmiş, hürmet edilmiş kutsal sayılmış, hoş görülmüş. En sevilen çocuklarımız ‘Paşam’ diye sevilmiş. Her bir nefer Mehmetçik olup Muhammed’in ordusuna tevdi edilmiş.

“DÜĞÜNE GİDİYORUZ”

Bedir’de ilk İslam ordusu ve mücahitlerinden sonra, yine aynı gaye uğruna Malazgirt’te, İstanbul’un fethinde, Çanakkale’de, Kut’ta, 15 Temmuz’da ve en nihayet Barış Pınarı Harekatı’nda cisimler değişmiş lakin o cevher ve ruh tekrar ve yeniden neşv-ü nema bulmuş farklı bedenlerde küffara karşı. Allah’ın rızası, masumun ve mağdurun hakkının savunulması İslam aleminin payidar olabilmesi için yeniden canını siper etmekte olan İslam’ın ordusunun adıdır Mehmetçik ve Barış Pınarı Harekâtı.

Sorulduğunda ‘Düğüne gidiyoruz’ diyerek sipere koşan bu ana kuzuları, ‘Ölürsek şehit ölemezsek gazi’ diyerek gül bahçesine girer gibi toprağın altına girmeyi isteyenlerin neslidir. Beklenen ordu yine Türk ordusudur ve sonuna kadar bu şerefli vazifeyi gerekli olduğu anda aynı ruha bürünüp taşıdığı cevheri ortaya çıkarmakta mahir neferlerden müteşekkildir.

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi

Senin uğrunda ölen budur Ya Rabbi

mısraları O’dur.

EN ACIKLI GÖÇ

Muhteşem imparatorluğun hilafeti altında asırlarca huzur ve refah içinde, yaşadıkları asırlara damgasını vuran medeniyet sınırlarımız üç kıtaya yayılmışken, dosta huzur düşmana korku salarken, kandırılan ve gövdeden kopan zamanımızın sözde İslam ligi ülkeleri…

Uydurma sınırlarla tebaası olduğu vatanını parça pinçik böldürerek kral oldum sananlar… Kurulan kukla yönetimleriyle tabii zenginliklerini üç kuruşa satarak bugünün cehennemini nesillerine miras bırakanlar. Tüm İslam coğrafyası sözde medeni Batı’nın esareti altında önce sömürüldü sonra da yağmalandı. Şimdi ise yaşama hakkı bile tanımak istemedikleri Haçlı zihniyetleri doğrultusunda kan gölüne çevrilmiş ve halkı sığınmacı ordusuna dönüşmüş durumda.

Vicdanların kaldıramayacağı gerçekler yaşanmakta coğrafyamızda. Anadolu belki de en acıklı ve en büyük göçünü almakta. Yaşama imkânları tamamen bitmiş düne kadar aynı devletin unsurları olduğumuz, dindaşlarımıza yaşama imkânı sağlayandır Anadolu hem coğrafyası hem de halkıyla.

ASIRLARDIR BEKLENEN

Suni sınırlarla bölünmüş bu coğrafyada gönül birliğimiz ve kadim geçmişimizin sorumluluğuyla tüm dünyaya karşı dünya beşten büyüktür sözünün hikmetini yine ve defaten gerçekleştiren Türk ordusu hem bizlerce uğurlanırken her nefer sanki her birimizin evinden çıkarcasına gururla ümitle sevinçle gönderdik yüreğimizden bir parçayı da yanlarına koyarak. Gittikleri yerlerde ise o mağdurların, yaşadığı zulüm perdesini yırtacak kahramanlarını karşılayışlarına şahit olmaktayız yüreğimiz dağlanarak.

Asırlardır beklenen gözlenen bayrağın gölgesini götürdüler serdengeçtilerimiz. Rabbimiz, Müslüman ya da gayrimüslim tüm mağdur ve mazlum halkları geçmişte olduğu gibi selamete kavuşturmayı ve İslam’ın şanına yakışır yüceltilmesine hizmet etmeyi bu necip millete tekrar nasip eylesin. Gazamız mübarek, mazlumlarımız felah bulsun inşallah.