Bahattin Akyön
Hz. İbrahim A.S, Filistin diyarından yola çıkıp, Mekke’ye ulaştı. Yanında eşi Hz. Hacer ve henüz kundakta olan oğlu Hz. İsmail A.S da vardı.
Hiçbir canlının bulunmadığı, yalçın kayalıklar ve ıssız çöller dışında bir şeyin olmadığı yere, Hz. Hacer ve Hz. İsmail’i bıraktı ve geldiği yöne geri dönüp ilerledi. Hz. Hacer Validemiz, arkasından seslendi:
“Ey İbrahim, bizi kime bırakıyorsun?”
Hz. İbrahim cevap vermedi.
Hz. Hacer, sorunu üç kez tekrarladı. Cevap alamayınca bu defa,
“Ey İbrahim, Bizi buraya bırakmanı Allah mı istedi?”
Bu soru yüreğinden kopup gelmişti.
Hz. İbrahim bu defa durdu ve geriye dönüp, cevap verdi:
“Evet.”
Hz. Hacer validemiz rahatlamıştı:
“Öyleyse var gir yoluna Rabbim bizi zayi etmez…”
Peygamber eşi, peygamber anası mübarek validemiz, bu sözü ile teslimiyetini gösteriyordu. Tevekkül etmiş, Allah-ü Teala’nın onları sahipsiz bırakmayacağına inancı ile sabırla beklemeyi tercih etmişti.
Onun bu tevekkülü, Allah-ü Teala’nın lütfuyla karşılık buldu. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde onlar susuz kalmasın diye ‘Zemzem’ kuyusunun kaynağı ortaya çıktı. Zemzem, o günden bugüne kadar da çöl ortasından, en yakın su kaynağına yüzlerce kilometrelerce uzakta, hala bir mucize olarak çıkmaya devam etmektedir.
Hz. Hacer validemizin tevekkülünün ödülü yalnızca Zemzem suyu olmadı. İsmail A.S. neslinden son Peygamber, Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz s.a.v. dünyaya gelmiştir.
Hz. Hacer Validemizin tevekkülünün bir karşılığı da kıyamete kadar devam edecek olan ‘say’ ibadeti olmuştur. Bugün ister Hac, ister Umre için olsun ya da sadece ziyaret amaçlı olsun, makbul bir tavaftan sonra her Müslüman Safa ve Merve tepeleri arasında Hz. Hacer validemizin yürüdüğü yolu yürümekte, yedi kez gidip gelerek, Rabbine ibadet etmektedir.
Allah c.c. kendine güvenip, teslim olanı, yüz üstü bırakmamış, lütfuyla ödüllendirmiştir.
Bir başka tevekkül örneği validemiz de Hz. Amine’dir.
Peygamber Efendimize s.a.v. hamileliğinin son aylarında Mekke’yi yıkmaya gelen altmış bin kişilik Ebrehe ordusu herkesi korkutmuş, filleriyle birlikte gelen ordunun önünden herkes kaçışmıştı. Kabe’nin çevresindekiler dahil, herkesin Mekke şehrinden kaçıştığı ve kendini emniyete almaya çalıştığı bir dönemde, Hz. Amine Validemiz, bugün artık kütüphane olarak hizmet veren yapının bulunduğu yerdeki evinden hamileliğin son aylarında yavrusunu koruyarak gördüğüm rüyalar Senin büyük bir seçilmiş insan olacağın dediği, Alemlere rahmet olarak gelecek evladı için ayrılmamıştır.
Henüz İslam tebliğ edilmeye başlamamış olsa bile, Hz. Muhammed Mustafa’nın s.a.v. nuru artık yeryüzüne ulaşmış, onu taşıyan mübarek Amine Validemiz de yine Allah tarafından korunmuştur. Filleri ile Mekke’yi yerle bir etmeye, Kabe’yi yıkmaya gelen Ebrehe ve ordusunu Allah Mekke’ye sokmamıştır.
Allah-ü Teâla’nın emriyle, Ebabil kuşlarının gökten bıraktığı ufak taşlar önünde, tırpan yemiş arpa taneleri gibi dökülüp, gitmiştir. Ebrehe’nin ordusu, Mekke dışındaki, Müzdelife’ye yakın yerdeki Mugammes denilen yerde helak olmuştur.
Allah, Habibini ve onun mübarek validesini korumuştur.
Peygamber Efendimiz, bu olaydan elliüçgünsonra, Rebiyülevvel ayının 12’nci gece, sabaha karşı Mekke’de dünyaya teşrif etmiş ve âlemlere rahmet olmuştur.
Çarşamba’yı Perşembeye bağlayan gece, Allah-ü Teâla’nın insanlığa rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimizin doğum günüdür.
Tüm İslam Âlemi’nin Mevlit Kandili, mübarek olsun inşallah.
AİLE FERTLERİMİZİN HER BİRİNİN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLADIĞIMIZ KADAR “İKİ CİHANIN GÜNEŞİ, ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLEN, EFENDİMİZ, EŞSİZ ÖNDERİMİZ PEYGAMBERİMİZ, ŞEFAATÇİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFA S.A.V.’IN DOĞUM GÜNÜNÜ ONA LAYIK BİR ŞEKİLDE KUTLAMAYA HAZIRMISINIZ !
(29 Kasım – 30 Kasım’a bağlayan gece)