Fast food ve haz bağımlılığı

Rukiye Karaköse

Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, hayata dair çok temel alışkanlıklarımız değişiyor. Hayatımızı kolaylaştıran ve bize “zaman kazandıran” pek çok makinemiz var ama ilginçtir, daha az “zaman”ımız var. Bu “haz ve hız” çağının insanları olarak hep koşturuyor, hep geç kalıyor, bir türlü işlerimizi yetiştiremiyoruz. Hal böyle iken yine bu çağın alışkanlıklarından olan “fast food” imdada yetişiyor: Hazır ve hızlı yemek… Tam da bu çağın insanına hitap eden bir “alışkanlık” olan fast food tüketimi,  hayatımızın bir parçası oldu son yıllarda…

Çorbalardan tatlılara, zeytinyağlılardan kızartmalara kadar yüzlerce farklı yemek türüne sahip olan Türk mutfağı ‘fast-food’a direnmekte zorlanıyor. Yemek yemeyi adeta bir tören havasında yaşatan beslenme geleneğimiz, pizza, hamburger, lahmacun ve pide karşısında güç kaybediyor. 

Hızlı, lezzetli ve kolay ulaşılabilir olan fast food ise o kadar masum değil bildiğimiz üzere…  'Zihin Sağlığı Vakfı'nın araştırmasına göre, yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksik kalmasından dolayı fast food beslenme, 'depresyon, Alzheimer ve şizofreniye' neden oluyor. Araştırmacı C. Van de Weyer, "Vücudu iyi beslemek, zihni de iyi beslemek anlamına geliyor" diyor. 

Neden fast-food tercih ediyoruz?

Online pazar araştırma şirketi DORinsight, fast food tüketimiyle ilgili yaptığı araştırma ile çarpıcı sonuçlara ulaştı. “Son üç ay içerisinde fast food tükettiniz mi?” sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 89’u “Evet” cevabı verirken, bu katılımcıların çoğu haftada 1-2 kez fast food yediklerini ifade etti.  Yaklaşık 12 bin kişi ile yapılan ankete katılanlardan fast food tüketenlerin yüzde 44’ü “sevdikleri için” fast food tükettiklerini, yüzde 35’i ise fast food tercihlerini burgerden yana kullandıklarını belirtti.

Ucuz, hızlı, renkli ve lezzetli... Tamamen hazza yönelik tasarlanmış bu ürünleri arzulamak pek çok sebep var. Onları seviyor olmamız ‘tesadüf’ değil.  Şekeri yoğun, yüksek yağlı ve tuzlu bu gıdaların bir kısmı ‘fast food’ bir kısmı da ‘junk food’ şeklinde adlandırılıyor.

Bu yiyeceklerin ortak özellikleri şu: Yüksek oranda doymuş ve trans yağ, şeker ve sodyum içeriyorlar. Kalorileri yüksek, lif, potasyum ve mineralleri ise düşük…

Bağımlılık yapıyor

Fast food’un zararlarını kabaca pek çoğumuz biliyoruz. Buna rağmen neden yemeye devam ediyoruz? Aslında basit bir cevabı var bu sorunun: Fast food bizlerde bağımlılık yapıyor, “Bu gıdalar beynimize ‘bizi daha fazla ye ve daha mutlu ol’ mesajı veriyor. Bu yiyeceklerden alınan haz, uyuşturucu maddelerin beyin üzerinde yarattığı etkiye ve yaşattığı hazza çok benziyor. İnsanlar, tuz, yağ ve şekerin tadını sevmeye programlıdır. Atalarımız kıtlıkla mücadele sırasında yağ depolayan yiyecekleri kalori rezervi olarak kullandılar. Tuz da suyu vücutta tutar ve dehidratasyona uğramamalarını sağlardı. Tuz, yağ, ve şekerin tadını alarak hayatta kalacağımız yiyecekleri seçmeyi bin yıllar içinde öğrendik. Çikolata, cips, kek, şekerli yiyecekler, bisküviler gibi abur cubur gıdalar adeta ambalajlarıyla bizi çağırmak üzere tasarlanıyor. Ambalaj, tabak, arkadaşlar, aile, etiket, renk, müzik karar almada çok etkili…

Uyuşturucu gibi etki ediyor

Abur cubur tüketmeye başladıktan sonra durmakta neden zorlandığımızla ilgili pek çok araştırma var. İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça  Kaya, “Deneyler gösteriyor ki abur cubur ve fast food bağımlılık yapıyor. Özellikle şekerli yiyeceklerde kokain etkisi var. Beyinde mutluluk hormonu üreten bölgeyi etkileyerek bağımlılık yapıyor” diyor.
Bu yiyeceklerdeki yüksek tuz oranı da bağımlılık yapıcı etkenlerden biri… Tuzlu yiyecekler beynin ödül ve zevk merkezlerinde bulunan opiat ve dopamin reseptörlerini uyararak bu bağımlılığı sağlıyor. Bunun yanında tuzlu gıda, dürtü, özlem, açlık ve opiat yoksunluk belirtilerini baskılayabiliyor. Yani kişi mutsuzlukla başa çıkmak için yemeye başlıyor ki buna “duygusal yeme” diyoruz.

Bir yeme bağımlısını nasıl tanırsınız?

Hızlı yemek yer.
Göbeklidir.
Anksiyeteye (kaygı bozukluğuna) yatkındır.

Fazla şekerli içecek ve yiyecek tüketir.

Aşırı terler.
Kontrolsüz tuz tüketir.
Ciltte yağlanma ve sivilcelenme olur.
Kontrolsüz yeme atakları yaşar.
Sindirim sistemi sorunları yaşar.
Gece yemek yer.
Gün içerisinde dikkat dağınıklığı yaşar.

Ne yapmalı?

“Ne yersen osun” derler. Yediklerimiz beyin sağlığımızı ve mutluluğumuzu, hafıza performansımızı ciddi şekilde etkiliyor. Her yediğimiz yiyeceği, tadının yanı sıra vücudumuza ne vaad ettiğine bakarak da seçmeliyiz. Bizi besliyor mu? Yoksa anlık tatminlerle öğünü mü geçiştiriyor?

Bağımlılıklar, psikolojik sorunlar içinde en inatçı olan ve tedaviden sonra nüksetme ihtimali oldukça yüksek olan rahatsızlıklardır. Yeme bağımlılığı belirtilerine sahipsek en doğrusu bunun için psikolojik destek almaktır. Sağlıklı beslenmek, kilo vermek için ya da vücuttaki bazı değerler normale dönene kadar “katlanılacak” bir süreç değil bir hayat tarzı olmalıdır.  Kişi sağlıklı bir vücuda ve sağlıklı yeme alışkanlıklarına sahip olduğunda beyni de sağlıklı çalışacak ve daha mutlu hissetmek için bedenine, zihnine ve ruhuna büyük bir iyilik yapmış olacaktır.