DOĞRU BİLGİ ŞİFADIR

Gaye Yardımcı

Bir sene önce başlayan virüs belası tüm dünya gibi ülkemizi de halen çalkalayıp duruyor. 

Geçen hafta başlayan kısmi kapanma sona mı erecek yeni yasaklar mı gelecek kimsenin bir şey bildiği yok. Herkes her günü yaşayarak görüyor, “Sabah ola, hayrola, gün doğmadan neler doğar” anlayışı hakim oldu tüm ülkeye. Fısıltı Gazetesiyle, bir bilen arayışıyla “Bilen beri gelsin” bekleyişi tüm kamuoyunda heyecanla devam ederken, 4.8 milyon çalışanı ile hizmet sektörü gün be gün çöküşü yaşıyor üstelik günlük zararı konuşmak bile korkutucu boyutlarda. 
Örneğin İngiltere’de 900 milyon pound imiş kapanmanın günlük zararı. Ülkemizde böyle bir açıklama yapılmadığı için biz şimdilik İngiltere’nin haline üzülüyoruz. Mesela geçtiğimiz gün yaklaşık 3 milyon vatandaşına öncelik yaşlılar olmak üzere ücretsiz D vitamini vereceğini açıkladı İngiltere hükümeti. 9 haftalık yeni bir kapanma planı yapacaklarını ama Noel öncesi her yeri serbest bırakacaklarını da açıkladılar. 

Peki, biz ne yapacağız? Tam bir kapanma yerine her seferinde hizmet sektörüne uygulanan kapanmaların zararı nasıl karşılanacak? Müzisyeninden garsonuna, tedarikçisinden kuruyemişçisine kadar uzanan zarar zincirinin kopan halkaları şehir şehir tüm ülkeye yayılıyor! Bu insanların hali ne olacak? 

Rakamlara hastalığa yakalanan ve vefat edenlerin sayısına mı kafa yorsak ‘aşı olsak mı olmasak mı’ diye dünyanın tüm makalelerini mi okusak?  Düştüğümüz gayya kuyusunda, aşırı duygusallaşan, sinir sistemini de hoplatan lanet virüs IQ geriliği yaptı deniyor ama belli ki hepimizde duygusal bir travmaya da sebep oldu. Bir yandan kendimizi mi kurtarmaya çalışsak? Bir illüzyonun içinde bu duygularla yılı bitiriyoruz. 

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi; asla sosyal medya kaynaklı, ne idiği belirsiz yazılara, imzasız ve kaynaksız paylaşımlara itibar etmeyin. 

Dünya bu virüs belasından kurtulacak elbet. Bizler bu sosyal medyada, içinde bir bilgi kırıntısı dahi barındırmayan, önüne gelenin aklına geleni yazıp yayınladığı çöplükten kurtulmanın planını yapalım.  Çünkü dünyanın en tehlikeli virüsü olumsuz yanlış bilgilerle oluşan kaygıdır. Kaygı insanı yaşarken öldürür. Bir kez zihnimizi kaygının çarklarına kaptırdığımızda tüm ruhumuzu esir alır;  acıyla, hüzünle, karamsarlıkla, korkuyla yavaş yavaş ölürüz… 
İnsanoğlu, neslini devam ettirmek adına binlerce yıldır varoluşunu tehdit eden her olumsuz bilgiye duyarlıdır. Bu sebeple medya da en çok reyting yapan haberler ne yazık ki olumsuz olanlardır. Ancak ilk insanı hayatta tutan bu özellik günümüz modern toplumunda maalesef tam tersi bir etki yapmaya başladı. 

İlk insandan bu yana nesiller boyunca genler vasıtasıyla aktarılmış olan olumsuz bilgilere karşı bu hassasiyeti muhakeme ve akıl gücümüzle dengelemezsek her türlü doğal tehdidin arttığı günümüzde sadece beden sağlımız değil akıl sağlığımız da tehlike altında olacaktır.

Zorlu salgın günlerinde yetkililere düşen en büyük sorumluluk gerekçelendirilmiş doğru bilgileri tüm şeffaflığıyla halkla paylaşmak olacaktır. Her bir vatandaş da, muhakeme ederek, sorgulayarak, bilginin kaynağını ve gerekçelerini analiz ederek kendi üzerine düşen görevi yerine getirdiği takdirde hem zihin hem de beden sağlımızı daha rahat koruyabileceğiz. Zira zihnimizin ne kadar kırılgan olduğunu kavrasak, sağlığımız için yediklerimizden daha fazla düşüncelerimize ve konuştuklarımıza dikkat ederdik.

Sorgulanarak, sınanarak, akılla üretilmiş düşüncelerin ve bilgilerin paylaşımı sadece kişi sağlığının değil sağlıklı bir toplumun en temel ihtiyacıdır. Doğru bilgi şifadır.

Baki selam ve sevgi ile Aziz YeniKapıHaber okuyucuları.