9 Mayıs 1945 gecesi, Sovyetler Birliği, ABD, İngiltere ve Fransa’dan oluşan ittifak güçlerinin temsilcilerinin huzurunda Almanya’nın teslimiyet belgesi imzaladığı ve 2. Dünya Savaşının son bulmasının 75. Yılı.
Rusların kullandığı isimle Büyük Anavatan Savaşının kahramanlarını yad ettikleri Zafer bayramları ''den pobedy'' de Belarus’da olmak varmış.
2. Dünya Savaşı deyince aklımıza Hitler ve Yahudi soykırımı geliyor doğal olarak Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları da elbette!
Ölümleri rakam bazında konuşmak ne derece etik olur tartışması yapıla dursun mevcut veriler rakamlarla incelenmeye kıyasıya mahkum!
Bu doğrultuda; 2. Dünya Savaşı’nda katledilen yahudi sayısı yaklaşık olarak 7 milyon kadar ve bunların 800 bini de Romanlar yukarıda bahsettiğim Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarında hayatını kaybeden sivil sayısı ise 250 bin kadar. Çin 15 milyon, Almanya 13 milyondan fazla, Polonya 6 milyon civarında vatandaşını bu savaşta kurban veriyor.
Savaşın kazananını kaybedenini ölen insan sayısı ile ölçecek olursak, bu savaş sadece yahudilerin katledildiği, sivil japonların buharlaştığı, Ruh hastası Hitler’in yön verdiği ve Amerika’nın Pearl Harbor’daki kahramanlık öyküleri ile dolu bir savaş değil! Putin’e olan sevgim etkiledi sanılmasın. Üstelik mecburiyetten Belarus’da olmamın da etkisi yok. Tarihsel veriler ışığında SSCB’nin toplam 26 milyon civarı insanını bu savaşa kurban verdiğini görüyoruz. En önemli nokta 26 milyonun yarısından fazlasının sivil olması. Bu laneti Polonya’ya saldırarak başlatan dünyanın başına çorap ören, birçok farklı cephede savaşan ''üstün'' Nazi Almanyasının 13 milyon (sivil+asker) insan kaybettiğini düşünürsek en önemli kaybı kimin verdiğinin cevabı da ortaya çıkmış olur!
İnsanlık tarihindeki en büyük, en kanlı savaş ve 1939-1945 yılları arasında yaklaşık 40-50 milyon insanın hayatını kaybettiği, nükleer silahların kullanıldığı, holokost gibi kitlesel sivil ölümlerinin gerçekleştirildiği, Stalin, Chamberlain, Churchill, Charles de Gaulle’nin bir tarafta, Hitler, Mussolini ve Hirohito’nun bir tarafta olduğu 2. Dünya Savaşı; acıları, anıları, izleriyle 75. Yılında bir “bayram”la karşımızda! Dünya ne garip bir yer Aziz YeniKapı Haber okuyucuları!
Halkın çoğunluğunun komünizm, Stalin ve Sovyetler Birliği figürlerinden bağımsız olarak, kaybettikleri insanlar için döktükleri gözyaşlarına, onlara ne denli minnet duyduklarına geçen yıllara rağmen hala taze duygularına şahit olmak benzersiz bir deneyim oldu.
Belarus, II.Dünya Savaşı’nda tamamen yıkılmış ve Kızıl Ordu’nun Nazi Almanyasını mutlak yenilgiye uğrattığı 9 Mayıs 1945 tarihinden sonra yaralarını sarmaya başlamış, yeniden inşa edilmiş. Başkent Minsk de 1950’den itibaren savaş öncesi şehir planlarına sadık kalınarak inşa edilmiş o kadar temiz, nizami bir ülke ki paketinden yeni açılmış gibi, gördüğüm tüm ülkeler içerisinde bu konuda tek geçerim
Sonuç olarak; Rusya olmasaydı Almanlar dünyayı ele geçireceklerdi. Rusya’nın şu an neler yaptığı ise bu yazının konusu değil. İnsanlık başta Hitler’den ve dünya savaşlarından, kayıplardan, acılardan gerekli dersi alamadı ama umarım salgın çok daha az kayıpla daha büyük bir ders verir.
S prazdnikom! S pobedoy!
Savaşların yıldönümlerini “bayram” diye kutlamadığımız güzel günlere,
Baki selam ve sevgi ile...