Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde darbecilere karşı durmak için gittikleri Sakarya Valiliğinde askerlerin silahından çıkan kurşunlarla yaralanan Hacer Baylan ile oğlu Mustafa Onur ve kızı Aslınur Ayan, yaşadıklarını unutamıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi halkı meydanlara çağırmasıyla Sakarya Valiliğine giden ve darbe girişiminde bulunan askerlerin ateş etmesi sonucu Hacer Baylan ayağından, oğlu Mustafa Onur ve kızı Aslınur Ayan bacaklarından yaralandı.
Yenikent Devlet Hastanesindeki tedavilerinin ardından taburcu edilen anne ve çocukları, o süreçte yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
"Kadın olduğumuz için dokunmayacaklarını düşündük"
Hacer Baylan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine komşularıyla Sakarya Valiliğine gittiklerini söyledi.
Valiliğe gittiklerinde yolların askeri araçlar tarafından kapatıldığını, darbecilerin engellemelerine ve kendilerine silah doğrultmalarına rağmen ilerlemeye devam ettiklerini vurgulayan Baylan, kadın oldukları için kendilerine dokunmayacaklarını düşündüklerini belirtti.
Baylan, "Kol kola girmiş ilerlerken, asker silahını göğsüme dayadı ve 'Bir adım daha atarsan seni vuracağım.' dedi. Orada düşünüyorsunuz, gerçekten öldürebilir mi? Evet, öldürebilir. Sürekli silah patlıyor, bu çok endişe verici. O zaman savaşı anlıyorsunuz sanki savaştaymış gibi. Askere 'Ölümden korkmuyoruz, bir adım daha geri atmayacağız. Bu vatanın gerçek sahipleri biziz.' dedik. Direnince askerlerin bir çoğu ayrıldı, komutanları yalnız kaldı ve biz de içeri girdik." ifadelerini kullandı.
Valilik protokol kapısına doğru insanların geldiğini ve silahların ateşlendiğini vurgulayan Baylan, "O anda oğlum bir anda bağırdı, 'Anne vuruldum.' dedi. O an benim için bitti. O sırada ayağıma bir şey geldi, ilk başta anlamadım. Ayağımı tuttuğumda ayakkabı kan içerisindeydi, vurulduğumu anladım. Her şeyi unuttum, oğlana sarıldım, onun derdindeyim. O sırada büyük bir kaos yaşanıyor, yerde kanlar içerisinde yatan insanlar var. O sırada kızım da 'Anne korkma ama ben de bacağımdan vuruldum.' dedi. O şekilde bizi aldılar hastaneye götürdüler." diye konuştu.
Yargılama sürecinde verilen bazı kararların yerinde olmadığını düşündüğünü, sanıkların kendilerine psikolojik baskı yaptığını aktaran Baylan, "Sanık yakınları hakaretlerde bulundu, üzerimize yürüdüler. Vurulma anına kadar güvenlik kamera görüntüleri var ama vurulma anı yok. Sonra tekrar kayıtlar var. Buranın kesildiği ve bu sırada ateş edildiği çok açık." dedi.
Baylan, hastanede kendileriyle çok iyi ilgilenildiğini, devletin büyüklüğünü ve gücünü daha sonraki süreçte de gördüğünü, memuriyete atandığını anlatarak, her zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devletin arkasında olduklarını kaydetti.
"Oraya giderken bir şeyleri göze almıştık"
Mustafa Onur Ayan da darbe günü evine dönerken valiliğe yaklaştıkları sırada trafiğin durduğunu, yolun kesildiğini, tarlalardan geçerek eve gittiğini anlattı.
Daha sonra komşularıyla valiliğe gittiklerini belirten Ayan, "Gidiyorsunuz fakat sevdiğiniz insanları kaybetme korkusu var içinizde ama bir yandan da vatan millet elden gidiyor. Bazen 'Siyasi görüşünden dolayı mı gittin?' diye soruyorlar. Siyasi görüşümden dolayı gitmedim. Vatana, millete olan sevgi ve bağlılığımdan gittim. Bana göre vatanını ve milletini seven herkes de zaten o gece üzerine düşeni yapmakla mükellefti." ifadelerini kullandı.
Kendilerine doğru gelişi güzel ateş açılmasıyla yaralandıklarını aktaran Ayan, "Zaten vurulduğunu hissetmiyorsun olayın sıcaklığıyla. Ayağımın üstüne bastım sanki ayağım yok bir boşluk vardı, yere düştüm. Düştükten sonra da başınızda dikiliyorlar. O an diyorsun acaba bir tane daha sıkacak mı ama oraya giderken bir şeyleri göze almıştık." diye konuştu.
Ayan, hem hastane hem de sonraki süreçte devletin kendilerine karşı yaklaşımından memnuniyet duyduklarını belirterek, yetkililere ilgileri için teşekkür etti.
"Birden fazla kişi ateş ettiği için kimin vurduğunu belirtemedik"
Aslınur Ayan ise valiliğe giderken önlerinin kesildiğini fakat müdahalelere rağmen durmadıklarını kaydetti.
Valilik protokol kapısına geldiklerinde askerlerin ateş etmeyi sürdürdüğünü belirten Ayan, "Bütün kapılardan halk bir anda gelmeye başlayınca sıkıştılar. Sıkıştıkça içeri doğru çekilmeye ve havaya ateş etmeye başladılar. O sırada birkaç gazimiz vuruldu. Kol kolaydık, kenetlenmiş bir şekilde devam ettik. Sonra bir anda tekrar ateş devam etti." dedi.
Ayan, birden fazla kişi ateş ettiği için kendilerini kimin yaraladığını bilmediklerini vurgulayarak, "O sırada kimisi havaya, kimisi gelişi güzel ateş etti. Ağabeyim 'Anne' diye bağırdı, düştü. Annem aynı şekilde bacağını tuttu. Bende de bir sıcaklık oldu. O an vurulduğunun farkına varmıyorsunuz. Bir baktım çok yoğun paslı demir kokusunu aldım, sonra bacağımdan ılık sıvı süzülmeye başladı." diye konuştu.
Ağabeyinin ambulansla, kendisi ve annesinin de sivil bir araçla hastaneye götürüldüğünü, gerek tedavi gerekse sonraki süreçte devleti yanında hissettiklerini anlatan Ayan, kendilerine sağlanan imkanlardan dolayı yetkililere teşekkür etti.