Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Cumhuriyet Kulesi Açılış Töreni'nde konuştu.
"KULEMİZ ASLINDA BAŞLI BAŞINA BİR AZİM ABİDESİDİR"
Bu kule Keçiörenlilerin sahip çıkması sayesinde ayakta kalmış ve bugün Ankaralıların hizmetine girebilmiştir. Şayet ilçe halkı sahip çıkmasaydı şimdi bu gördüğünüz eserin yerinde yeller esiyordu. Kulemiz aslında başlı başına bir azim abidesidir.
"KULENİN ÜST KISMINDA YER ALAN SELÇUKLU YILDIZI BURAYA VURULMUŞ BİR ANKARA MÜHRÜDÜR"
Atatürk Cumhuriyet Kulesi Ankara'nın en yüksek binası sıfatıyla 197 metreden Ankara'mızı selamlayacak. Kütüphane, spor salonu, kafeterya, nikah salonu, sergi salonu, seyir alanı, lokantası ve diğer birimleriyle ziyaretçilerine unutulmaz hizmetler verecek. Kulenin en üst kısmında yer alan Selçuklu yıldızı buraya başlı başına vurulmuş bir Ankara mührüdür.
Turgut kardeşimiz başkentin en sorunlu ilçelerinden birini en gözde yerlerden biri haline getirmişti. Kendisi bu çalışkanlığını, bu vizyonunu 31 Mart'tan sonra Ankara'nın tamamı için kullanacak inşallah.
"CHP ZİHNİYETİNİN FETRET DEVRİNDEN ANKARA'MIZI KURTARMAYA VAR MIYIZ?"
Şu CHP zihniyetinin fetret devrinden Ankara'mızı kurtarmaya var mıyız? Bunlardan bir şey olmaz. Bunların Ankara'mıza, başkentimize verecekleri hiçbir hizmet yoktur, bundan sonra da olmayacaktır. Ankara'yı Türkiye Yüzyılı'na hazırlayacak yeni bir dönemin kapılarını Turgut kardeşimizin açacağına ben inanıyorum. Cumhurbaşkanı olarak ben yanındayım. Cumhur İttifakı olarak biz yanındayız. Ve vereceğimiz desteklerle sadece Keçiören değil inşallah Ankara'mız yeniden ayağa kalkacak.
Türkiye son 21 yılındaki tüm atılımlarını eser ve hizmet siyasetiyle gerçekleştirmiştir. Demokrasi ve kalkınma hamlelerimizden istifade etmeyen ne tek karış vatan toprağı ne bir fert vardır.
"SÖZLERİN ARKASINDA DURMAYAN SİYASETÇİ PROFİLLERİ ARZI ENDAM ETMEYE BAŞLIYOR"
Vizyonsuzluk, programsızlık, projesizlik, esersizliği yücelten bir anlayışın öne çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz, yol yapmayan, hizmet üretmeyen verdiği sözlerin arkasında durmayan siyasetçi profilleri arzı endam etmeye başlıyor. Havalimanından şehir merkezine kadar şu yollarda en ufak adım atıldı mı? Sadece Melih Bey'in döneminde atılmış adımlar var. Gel gör ki, bu beyefendi geldi geleli yollarda ne asfalt ne şu ne bu hiçbir şey yok. Ben Ankaralıyım. Havalimanından şehir merkezine kadar ne yapıyorsak biz yapıyoruz.
Üzerlerinde kayda değer emekleri olmadığı halde sahiplendikleri işleri saymazsak elhak yaptıkları bir iş zaten yok. Normal şartlarda insanın utançtan yüzünün kızarması gerekirken bu tabloyu iftihar vesilesi gibi anlatanların takdirini ben milletimize başkent Ankara'nın halkına bırakıyorum.
"NEREDE CHP BELEDİYESİ VARSA HER TARAF DÖKÜLÜYOR, REZALET"
Seçimleri kimin kazandığından, kimin kaybettiğinden ziyade bu anlayışın ülkemize musallat olmasından üzüntülüyüz. Ankara, İstanbul, İzmir böyle. Nerede CHP belediyesi varsa her taraf dökülüyor, rezalet. Çünkü Rabbimiz bizlere ancak çalıştığımız kadarının karşılığı alacağını buyuruyor.
"(CHP'DEKİ) DESTELERİ, DEMETLERİ, DOLARLARI GÖRDÜNÜZ DEĞİL Mİ?"
Bu zihniyeti mutlaka ama mutlaka 31 Mart'ta siyasetten tasfiye etmeliyiz. Bunu en çok da şehirlerimizin geleceği için yapmalıyız. Şehirlerimize kamu bütçesinden tahsis ettiğimiz devasa bütçelerin bunların elinde nereye gittiği meçhul. Son dönemde bu paraların akıbetine dair bazı ipuçları görmedik değil. Desteleri, demetleri, dolarları gördünüz değil mi? Hayırdır yahu ne iş bu?
Bu durum başka bir dönemde başka partinin mensuplarının başına gelse yer gök yıkılırdı. Bir dönem ağızlarını her açtıklarında ne diyorlardı 'ben hesap uzmanıyım'. Şimdi hesap uzmanı Ankara'da bir apartman dairesinde emekliye ayrıldı. Bunun da akıbeti aynı, bu da gidecek. Ama belediye başkanı bundan çok daha önce gidecek.
"BUNLARIN DERDİ NE ATATÜRK'TÜR NE ŞEFFAFLIK NE DÜRÜST NE DE ÜLKEMİZİN, ŞEHİRLERİMİZİN MENFAATİ"
Bunların derdi ne Atatürk'tür ne şeffaflık ne dürüst ne de ülkemizin, şehirlerimizin menfaatini savunmaktır. Bunların tek derdi kendi çevrim içi dünyalarındaki sahte düzeni korumaktır. Ülkenin ve milletin aleyhinde her faaliyetin içinde olanlar da onlardan geri kalmıyor.
Esermiş, hizmetmiş, projeymiş, erdemmiş, onurmuş zerre kadar umurlarında değil. 14-28 Mayıs seçimlerinde ne dediler 'kazandık geliyoruz'. Kimdi? İstanbul başkanı ile Ankara başkanı. Bunlar 6'lı Masa'da ne diyorlardı? Kazanıyoruz, geliyoruz. Şimdi bunlardan hiçbiri Meclis'e girdi mi? Sandık sonuçları açıklanınca rezil rüsva olmuşlardır. Bilerek söyledikleri bu yalanlardan dolayı daha sonra ne milletten özür dilediler, ne de pişmanlık duydular. Tüm günahı eski genel başkanlarına yıktılar, hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi pişkince yollarına devam ettiler.
Aynı çevrelerin 31 Mart seçimi öncesinde yine ortaya döküldüklerini görüyoruz. Kazanmak değil sadece bize kaybettirmek için paçamıza yapışanlar çıktı. Kimler olduğunu biliyorsunuz değil mi? Ya sizin bizim paçamızda ne işiniz var? Biz kaybedince kazanacak olanlar kim? Tabii ki tek parti faşizmi CHP ve DEM. Allah bunlara da akıl, fikir versin diyor, kendi işimize bakıyoruz. Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda kararlılıkla yolumuza mücadele ediyoruz.
Ankara'nın ve özellikle Keçiören'in de bu mücadelemize samimi destek vereceğinden şüphe duymuyorum. Bu şehri bir köy görünümünden nasıl bir modern başkente biz dönüştürdüysek, inşallah geleceğe en güzel şekilde biz hazırlayacağız. Ben Turgut kardeşime güveniyorum. İnşallah sadece Keçiören'le değil Ankara'nın genelinde kentsel dönüşümlerle beraber yeniden bir Ankara, yepyeni bir Ankara diyor yola böyle koyuluyoruz.
Ankara artık Türkiye'nin idari başkenti olmanın ötesinde sadece ülkemizin değil dünyanın önde gelen savunma sanayi merkezlerinden birine dönüşmüştür. Kendi alanlarında önemli küresel oyuncuları haline gelen milli gururumuz olan ürünlerin tasarım ve üretimini burada yapıyor. Bu iklim diğer sektörleri de ateşliyor.
Milli mücadelede kendi mermisini imal etmekte, askerine çorap, çamaşır t emin etmekte zorlanan Ankara'dan işte bu şekilde dünya devleriyle yarışan şirketlerin merkezi Ankara'ya gelmek öyle kolay olmadı. Ülkedeki güven ve istikrar ikliminin kurulması, yaşatılması ve güçlendirilmesi gerekiyordu. Bezim en büyük başarımız bunu sağlamak olmuştur."