BEBEK VE ÇOCUK KATİLLERİNE MEKTUP

Arzu KARAKUŞ

Hamile olduğumuzu öğrendik, onun cenin halini ultrasonda gördük, gözlerimiz doldu, doktorumuzdan video görüntüsünü aldık, bir albüm yapmaya başlayıp gözümüz gibi sakladık.

Sonra günlerce başımız döndü, midemiz bulandı, kustuk, aylarca dinlenmek durumunda kaldık. Karnımızda kırmızı çatlaklar oluştu, ayaklarımız şişti ayakkabı, terlik bile giyememeye başladık. Bebeğimizin sevgi dolu bakışlarına, o küçük ellerine, ayaklarına dokunabilmek , kavuşabilmek için içimiz parçalanırcasına çektiğimiz dayanılmaz doğum sancıları bile bize vız geldi.

Sonra bebeğimiz doğdu, bütün masumluğuyla gözümüze baktı, kokladık, emzirdik. Süt kanallarımız tıkandı, 40 derece ateşle yine acı çeke çeke emzirdik. Günlerce uyumadık, yeter ki ağlamasın, canı yanmasın.

İlk kez “anne” dedi ağladık, hastalandı, onunla beraber bizim de canımız yandı, saniye olsun yanından ayrılmadık. Üzülmesine dayanamadığımız için her türlü komikliği yapıp güldürmeye çalıştık, ufacık gülümsemesi ,sevinciyle havalara uçtuk. Kısacası kalbimizde, göğsümüzde sakladık, gözümüzden sakındık.

Biz çocuklarımızı sizin pis,kötülükle dolu ruhlarınıza, sapıklıklarınıza kurban vermek için doğurmadık, ya siz yok olun ya da artık kıyamet kopsun.