Destici, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, 1997'de tarihinin en dikkat çekici dönemlerinden birini yaşadığını belirtti.
O günlerde TSK içindeki bir grubun, TBMM'ye, seçilmiş hükümete, basına, üniversitelere, halka hizmet veren kamu kurumlarına, siyasi partilere, meslek kuruluşlarına kendi ideolojik kalıpları çerçevesinde şekil vermeye çalıştığını vurgulayan Destici, şöyle devam etti:
"28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun açıklamasına atfen, '28 Şubat' olarak adlandırılan süreç; içlerinde bazı asker, siyasetçi, akademisyen, bürokrat ve sivil toplum örgütü yöneticilerinin, arkalarındaki medya desteğiyle seçilmiş siyasi iktidarı değiştirmek ve bunun yanında, Türk milletine 'ne düşüneceği', 'neye inanacağı' ve 'nasıl yaşayacağı' ile ilgili yaptığı dayatmalar ve toplum mühendisliği projesi olarak, tarihte ve hafızalarımızda yer alıyor."
"Millet iradesine yönelen tüm müdahaleleri lanetliyorum"
Mustafa Destici, 28 Şubat'ın bin yıl süreceğinin ifade edildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Ülkemizde neden olduğu sayısız tahribatın ardından, bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat, birkaç yıl içinde, planlayıcıları, uygulayıcıları ve destekçileriyle birlikte yok oldu. Ancak geride, zedelenen bir hukuk anlayışı, yapısı, dengeleri, dinamikleri tümüyle değişmiş bir siyasi sistem, millet iradesine açılmış yeni bir yara ve sonrasında devletin tüm birimlerine sızmış FETÖ'yü miras bıraktı."
Destici, 15 Temmuz ile milletin ağır bedeller ödemek pahasına devlete sahip çıktığını ve ihtilaller dönemine son verdiğini belirterek, şu görüşleri paylaştı:
"Geçmişte yaşadığımız acı tecrübelerin, devlete ve millete karşı gelecekte olabilecek teşebbüslere engel olmak için tüm hukuki tedbirleri almamız gerektiğine inanıyorum. 28 Şubat'ın 27. yılında, millet iradesine yönelen tüm müdahaleleri lanetliyor, başta rahmetli şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere, ülkesi, milleti ve devletimizin bekası için feda olmayı seçen, milletimizin kahraman vatan evlatlarını rahmetle, minnetle ve saygıyla yad ediyorum."