Aşk ayı Ramazan

Rukiye Karaköse

Klinik Psikolog Rukiye Karaköse

Ramazan, aşk ayıdır. Allah ile yakınlığın arttığı, nefsin arzularına direnerek insanın kendini tanıdığı, büyüdüğü, olgunlaştığı bir aydır. Kendi benlik sınırlarını tanıyıp "benliğinden ve arzularından geçerek" "Hakk"a vardığı bir zaman dilimidir. Ben "yaz aşkları"nın sıkça gündem olduğu şu mevsimde "hakiki aşk"tan yani "Allah aşkı"ndan söz etmek isterim müsaadenizle?

Leyla'dan Geçme Faslı: İlahi Aşka Giden Yol

Tasavvufi kaynaklara göre gerçek ve ölümsüz aşk, Allah aşkıdır. Mecnun, önce Leyla'ya aşık olarak beşeri aşkı yaşamış sonra ona kavuşamayıp acısını çekmiş ve içinde olgunlaştırarak "İlahi aşk"a erişmiştir.

Allah insana, diğer aşkların geçici olduğunu yaşatarak öğretir. Buna göre, tükenen beşerî aşklar sebebiyle yas tutan ve depresyona giren insan, kendi ruhuna ve İlâhî aşka yöneltilmelidir. Bunun yolu ise nefsini tanımaktır. Zira "nefsini bilen rabbini bilir". "Âşıklık derdi, gönül iniltisinden belli olur. Hiç bir hastalık, gönül hastalığı gibi değildir.

Âşığın hastalığı, derdi, diğer bütün hastalıklardan ayrıdır. Aşk, Allah'ın sırlarını belli eden bir vasıtadır. Âşıklık ister nefsanî olsun, ister rûhânî olsun, sonunda bizi ötelere götürecek bir rehber, bir kılavuzdur.

Sadece dış güzelliğe dayanan mecâzî aşklar, gerçek aşk değildir; hevesten ibarettir. Böyle aşkların sonu utanç verici olur. Fânî olan insanların (ölülerin ve öleceklerin) aşkı sonsuz olamaz. Çünkü ölü, tekrar bizim tarafımıza gelemez. Fakat gerçek aşk, ölümsüz olan aşk (Allah aşkı), rûhta olsun, gözde olsun, her an goncadan daha taze olarak durur.

O, ölümsüz olan, bâkî olan Allah aşkını seç ki, o canına can katan mânâ şarabını sana lutfetsin, seni yaşatsın. Sen öyle büyük bir varlığın aşkını seç ki bütün peygamberler O'nun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler."

"Aşk derdine hiç bir yâr, hiç bir ortak yoktur. Âşığın bu maddî dünyada bir tek mahremi bile bulunamaz. Âşıktan daha deli divane kimse yoktur. Akıl onun sevdasına karşı kördür, sağırdır.

Çünkü âşığın deliliği, herkesin bildiği delilik değildir. Tıp bilgisinde aşk derdini iyileştirecek hükümler yoktur. Bir hekim bu çeşit deliliğe uğrasa,

hekimlik kitabını kanıyla, gözyaşıyla yıkar, yazıların hepsini silerdi.

Bütün akılların hekimliği, aşka göre çizilmiş nakışlardan, suretlerden başka bir şey değildir. Bütün gönül alan güzellerin yüzleri, aşkın yüzüne bir perdedir. (Çünkü âriflerin inancına göre, bütün dünyevî bilgiler, dünyada görülen bütün güzellikler aşkın gölgeleridir.)

Ey aşk yoluna düşen kişi! Yüzünü kendine çevir, kendi yüzüne bak! Ey âşık, sana âşık olan ancak sensin, senden başkası değil. "

Mevlana'ya göre sevgilide asıl sevdiğimiz kimdir?

"Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı."

Mevlana

Aşkın aslında karşımızdakiyle değil, fazlasıyla bizimle ilgili bir süreç olduğunu artık gayet iyi biliyorsunuz. Aşk acısının insanda yaptığı tahribatı tamir edebilmek için sevgilide "asıl sevdiğimizin" kim olduğuna kafa yormak gerekli?

Mevlana'ya göre aşık olduğumuzda aslında sevgilinin sûretini değil, ondaki ruhu seviyoruz. Bunu fark edip geçici olandan kalıcı olana yönelmek öneriliyor.

"Zahirî bir sevgiliye olan aşk, sanıldığı gibi sadece şekle, sûrete, yani birinin güzel yüzüne gönül vermek değildir.

Şunu iyi bilmeli ki, sevgili konumunda olan sûret değil, 'mâ¬nâ'dır. İster bu dünyaya ait aşk olsun, ister o dünyaya, yani mânâ âlemine ait aşk olsun bu böyledir. Eğer sen, sevgilinin sadece bedenini seviyorsan, eğer şekline, sûretine âşık isen, onun ruhu bedeninden ayrılınca neden onu terk ediyorsun? Neden onu götürüp gömüyorsun?

Oysa o sevgilinin bedeni, şekli, sureti yine yerindedir. Peki, senin ona karşı duyduğun bu soğukluk, bu vazgeçiş nedendir? Ey âşık! Bir araştır bakalım, senin gerçek sevgilin kimdir?

Zahirî güzellik bizim hakikî sevgilimiz olsaydı, beş duyusu olan herkes âşık olur, sevgilisini bırakmaz, ona vefalı olurdu. Ondaki güzelliği, azar azar, yavaş yavaş alırlar; fidan yavaş yavaş kurur.

Git, "Kimin ömrünü uzatırsak, yaratılış itibariyle onu tersine çeviririz (güç ve kuvvetten düşer, güzelliği gider)"ayetini oku. Kemiğe gönül bağlama, gönül iste. Çünkü gönül güzelliği, bâkî/kalıcı güzelliktir?"