Arakan’ın Anneleri

Şeyma Çakıroğlu Yeşil

Kadın yaratılışının hasleti; annelik.
Kadim tarihte yüzyıllarca kutsal sayılmış bereketin, ebediyetin misali.

Yaratanın kendi şefkatinin zerre miktarınca hamuruna lütfettiği şefkatin merhametin kutsal taşıyıcısı varisi. Cennetin ayaklarının altında olduğu vaad edilmiş makama kaim, Rızayı İlahi yolunda en büyük mihenk taşı.
Anne,  önce tek vücutta iki ayrı ruh, sonrasında iki ayrı bedende tek yürek olan, yekpare kalabilen, parçayı bütünden, özden, mukaddes sayan sahiplenen muhafız. Beşeriyete dair en mühim varlığı, heyecanı, ümidi ve öteler için sermayesi… Canı, cananı, emaneti, O’nu anne kılış vesilesi; evlat.


Dünyanın her yerinde bir tek yaratanın çeşit çeşit yarattığı, farklı coğrafyalarda, farklı iklimlerin kendi öz bakiyesinde kültürlerin dillerin inanışların değişik lakin fıtratın aynı olduğu vazifedarlar… Kahır çeken dert çeken ama asla pes etmeyen analar. Zira gelecek vaad edilmiş körpe canların hâmisidir, ümididir,velev ki tek başına olsun, yokluk ve zulüm altında olsun eğilemez baş O’nun, kırılamaz şevk O’nun, bükülmez bilek O’nun olmalıdır.


Bir anne olmak…


Yüzyılların intikam hissiyle nefretle kinle beslenmiş, fırsat beklemiş, gösterdiği vahşetle bu bir Avrupalı dedirtmede mükerrer, kendi öz vatanında kardeşim dediğinin en alçak saldırısına maruz kalan Bosnalı bir anne…
Kıtalar ötesinden, toprak zenginliklerini kendisinden başka kimselere o zenginliğin tabii sahiplerine bile reva göremeyen aç gözlü hasis leş avcılarının hedefi haline gelen ve yine öz yurdundan sürülen mülteci olup hayatını sürdürebilmek için evlatlarını engin denizlere kurban veren Suriyeli anne…
Dinler tarihinin yaşandığı tüm kutsalların merkezi, Selahaddin’in yurdu, İslam’ın ilk kıblesi, mualla taşının sırdaşı, Osmanlı bakiyesi Kudüs’te işgalcilerin ahlaka mugayir her ne varsa başvurduğu desiselerle her an teyakkuzda Kudüs’ün anneleri…


Özde yakın gözden çok uzaklarda imparatorluk bakiyesi ümmetin garip mümessilleri Arakan’ın anneleri… 
O anneler ki uzak diyarların bu cılız sesi işitildiğinde, yaşanması ihtimalinin olamayacağı, sapık zihniyetlerin kurgusu olduğuna kanaat getirilen korkunç vaziyetler. Değil insanlık dışı aklımıza gelen ya da gelmeyen her şeyin dışında bir gerçeklik… Muhayyilenin fevkinde. Şüyuu vukuundan beter, sözün kifayetsiz basiretsiz ifadesiz oluşu. Gönlümüzün dili olmasa da ne kadar bîzarız…

Rabbim uğursuz gecelerin sabahı olacak elbet, sen kavuştur… Lakin yıkılsın bu dünya bitsin bu zulüm dedirten ne çok acı var bu fâni dünyada… İmtihanı Arakanlı anne olanların yardımcısı ol Ya Rab. Evlatlarından önce canından olmanın tek tasası kendinden sonra yavrusunun akıbetinden başka ne olabilir ki! Arakanlı anne olmak, ölümün kurtuluş olacağı firavuna nemruta taş çıkartan zalimin zulmü altında mazlum olarak can verip sabredene vaat edilen cennete kavuşmak…

Bir an hayal etsek o annelerden herhangi birini ve bir anlığına o annenin kendimiz olduğunu ve dahi o küçücük yürekleriyle annelerinin etek ucunda hayata tutunan, gah çamurların içinde gah dalgalarla savrulan, açlıkla susuzlukla mücadele eden çocukları. Bir an düşünsek o çocuğun bizim kendi çocuğumuz olabilme ihtimalini. Ana yüreği hertürlü tazyikin yaşandığı, ruhlarımızdaki isyan ve sığınılacak tek merciden Yâ Kahhar diye diye aman dileyen…

Artık örs olunmuş hale geldiğimiz o halleri yaşayan analar, çocuklar mazlumlar. Bakmaya imtina edilen fotoğrafların fâili, ruhsuz vicdan yoksunu esfel-i safilin müsebbipler. Çocuklar analar ve illa çocuklar… Namına zulüm denilenin bile yetişemeyeceği ölçüşemeyeceği muamelelere mahkûm, kaderinde Arakanlı ana olanlar… Sırf Müslüman oldukları için sadece evleri değil bedenleri ateşe verilen insanların yurdu Arakan. Nirvananın talebeleri, çakraları açtırma üstadları, barış ve kardeşlik satıcısı keşişlerin eliyle yapılan akla ziyan, hakikat olamaz dedirten manzaralara montaj olması dışında muhtemel olamayacak fotoğraflar…

Nerden bilinebilirdi ki katıksız sessizce yaşanmış sönmüş hayatların delilleriydiler.
Bilen için artık normal yaşanamaz bir hayattır ‘normal’ hayatlarımız. Buğz ki ta derinden her ananın yüreğinden semaları inletmeli. Dua dua eller karıncalanmalı… Elimizle düzeltemesek de dilimizle söylemeliyiz her daim; hasbinallah ve nimel vekil… Uzakların da yakınların da Rabbi Allah’ım! Hiçbir anayı evladının acısını tattırma, helak edilmiş nice kavimlerden ders çıkartmaktan aciz aynı hallerle hâllenen nice toplumlar, ilahi ikazları bile dikkate almazken, dünyalık gücün verdiği küstahlıkla nicelerinin imtihanı olan bu zalimleri Kahhar ismine havale ediyoruz. Şüphesiz Sen intikam alanların en hayırlısısın.