Bahattin Akyön
Türkiye bugün yıllardır sürdürdüğü terörle mücadelede, yeni bir döneme girdi. Bugün artık ülke içindeki kana doymayan vahşilere, sınırlarımız dışındakiler de eklendi ve terör gelip ülkemizin kapılarına dayandı.
Karşımızda öyle büyük, öyle kanlı ve öyle meşrebi karışık bir tehlike var ki, tarihte benzeri az görülmüştür. İnsanları din, dil, ırk, mezhep diye parça parça edip, yutmaya çalışan terörün alayı bir oldu, Suriye’nin içinde bulunduğu karışıklıktan da yararlanıp, gelip sınırlarımıza dayandı Ancak terör örgütlerinin ve bu maşayı Türkiye’ye uzatan asıl patronların hesaplayamadığı bir şey oldu: Türkiye, ‘Reis’ liderliğinde, bu hayasız akına “Dur!” dedi. Elbette Türkiye’nin verdiği mücadelenin oluşturduğu şaşkınlık ve soru işaretleri, henüz giderilmemiştir.
Onlar düşünedursunlar, biz ise kısaca anlatalım: Türkiye, nasıl oluyor da yedi düvele galebe çalabiliyor? Nasıl oluyor da hem kanlı terör örgütlerine hem de onlara silah, lojistik, eğitim, maddi ve manevi destek veren küresel patronlara posta koyabiliyor? Sakın ola ki bunun çok çok gizli bir formülü, çözülmesi çok zor bir sırrı olduğu sanılmasın. Aslında cevap çok basit: Allah var, korku yok! Eğer terör maşaları ve küresel patronları, biraz olsun İslam’ı bilip, anlayabilselerdi, bu milletin vereceği tepkiyi de önceden kestirebilirlerdi. Bu millet elhamdülillah, sağlam bir mayaya sahiptir. Bu maya, bugün oluşmuş da değildir. Kökenleri bin beş yüz yıl öncesindedir. Hatırlayın… Müşrikler, hainler, katiller, küfrün ve şirkin babaları toplanmışlar ve karar vermişlerdi: Muhammed katledilecek! Utanmadılar, sıkılmadılar, 53 yaşındaki iki cihan güneşi, gönüller sultanı ve rahmetin temsilcisi Peygamber Efendimiz’i öldürmeye kalktılar. Üstelik, bunu tek başlarına değil, tüm Mekke’nin eline kan bulaştıracak şekilde yapmak için şeytani tuzaklar kurdular.
Ne kadar güçlü kuvvetli katil varsa, toplayıp üstüne saldılar. İçinde sıcak yemek pişmeyen, mobilyası bir parça hasırdan oluşan kerpiç evinin evinin etrafını sardılar, dışarı çıktığı anda öldürmek için kuş uçurtmadılar. Elbette Allah’ın Resulu, bundan haberdardı. Kendisi adına endişe duyanlara aldırmadan, zerre korku duymadan hazırlıklarını yaptı. Üzerinde bulunan emanetleri, sahiplerine ulaştırması için Hz. Ali’yi tembihleyip, onu kendi yatağına bırakarak, kapısını açtı ve bir avuç toprak alıp savurdu. Müşriklerin gözleri küllenip, gören gözleri görmez olurken, aralarından emin bir şekilde geçip giden Allah Resulü’nü göremediler bile… Ertesi gün, “Muhammed öldürüldü mü?” diye kontrole gelen şirkin babaları, gördüklerine şaşkındılar. Nasıl olup da boğmak, yok etmek istedikleri Muhammed SAV aralarından çıkıp gidebilmişti? Onu o dar boğazdan, o ölüm tuzağından hangi kuvvet çekip çıkarmıştı? Bununla da bitmedi. Peşine düştüler ve yoldaşı, mağara arkadaşı Hz. Ebubekir ile birlikte Sevr mağarasında (ki bizim için saraydır) sıkıştırdılar. İzlerini oraya kadar takip etseler de yuva yapmış, yumurtlamış güvercinleri, ağ örmüş örümcekleri bulup, yanı başlarında olan Efendimiz ve yoldaşını göremediler.
Hz. Ali, “Ben ömrümde daha güzel bir yatakta yatmadım…” diyordu. Hz. Ebubekir, “Ya Resullullah, beni öldürürlerse gam yemem fakat Allah göstermesin, sana bir zarar gelirse bütün ümmet mahvolur…” diyordu. Resulü Ekrem ise rahattı. “Gam çekme! Allah bizimle beraberdir…” İşte ölçü budur: Yanında Allah varsa, korkma! Cihan üzerine gelse ne olur? Aradan bin beş yüz yıl geçti ve bizim için bu anlayış hiç değişmedi. Değişmeyecek de inşallah… Eğer Allah bizimle ise dünya üstümüze gelse, korkumuz yoktur. Bizim için örnek gözümüzün nuru Peygamber Efendimizdir. O, ne söylediyse doğrudur. O, nasıl yaşadıysa, öyle yaşamak bizim vazifemizdir. Türkiye bugün, başka bir ülkenin muhatap olmadığı, benzeri olmayan bir terörle mücadele veriyor. Öyle bir mücadele ki yedi düvele karşı, iman dolu göğsüyle set oluyor.
Fakat zerre kadar korku yok... Biliyor ki mücadele mazlumların mücadelesidir, hakkın, hukukun, adaletin mücadelesidir. Türkiye baş eğerse, mazlumlar kaybedecek, zalimler kazanacaktır. İşte bu nedenle bu ülke, bu millet, sadece kendisi için mücadele etmiyor: Evinden, yurdundan edilen, canı, malı, namusu tehdit edilen milyonlar için mücadele ediyor. Hak galip gelsin, zalim kaybetsin diye mücadele ediyor. Korku yok çünkü millet biliyor: Allah, inananlarla beraberdir.