Adalet Mülkün Temelidir

UMUT ÖZKAN

Sorunları çözecek adımlar atmak yerine şikâyet etmeyi çok seviyoruz. Bu aralar herkesin dilinde hukuka olan güvenin sarsıldığı, adaletin olmadığı gibi klişe laflar duyuyoruz.

Seçimi kaybeden de kiracısını tahliye edemeyen de parasını dolandırıcılara kaptıran da hep bir ağızdan adaleti ve hukuku suçluyor.

Oysaki dünyada en güvenilir seçim sistemine sahip ülkelerin başında gelmekteyiz. İzmir, Çankaya ve Beşiktaş gibi yerleşim yerlerinde uzun yıllar tüm seçimleri kazananlar farklı bir yerde seçimi kaybettiğinde seçim güvenliğini ve adaleti sorgular oluyor.

Pandemi süreci ile başlayan ekonomik bozulmada kiracısından fahiş artış isteyen, istediğini alamayınca da çeşitli bahanelerle mahkeme kapısına dayanan ev sahipleri adaletin gecikmesinden dem vururken fırsatçılıklarına ise hiç değinmiyorlar.

lirasını üç ayda 100 lira olacağı umudu ile dolandırıcılara kaptıran suçu hukuk sisteminde ararken aç gözlülüğünü ise görmezden geliyor.

Hukuk, toplumsal yaşamı ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür.

İnsanoğlu bir arada yaşamaya başladığı günden beri hukuk kuralları üzerinde kafa yormuştur. Çatışmaya girmeden, bir arada uyum içinde nasıl yaşarız sorusunun cevabı tarih boyunca aranmıştır.

Antik Mısır’dan Sümerlere ve Roma hukukuna kadar dönem dönem hala referans alınan çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Lakin zaman geçtikçe ve toplumların ihtiyaçları değiştikçe bu kurallar da değişmiştir. Bazen bir düzenlemeden daha iyisi yapılmış ve uygulanmıştır. Bu nedenle hukuk stabil değil ilerleyen bir disiplindir.

Ülkemizde de yürürlükte olan kanunlar günün şartlarına uygun olarak zaman içerisinde değişime uğramıştır. Lakin yapılan değişiklikler gerekli tesiri göstermemiş, af ve ceza indirimi gibi uygulamalarda yapanın yanına kâr kalıyor algısının oluşmasına neden olmuştur.

‘‘Adalet mülkün temelidir’’ sözü adliye binalarının girişinde bulunan ve adaletin önemini ön plana çıkartan çok anlamlı bir cümledir. Hz. Ömer’e ait olan bu sözde devletin temelinin adalet olduğu ve adaletin olmadığı bir devletin ayakta kalmasının mümkün olmadığına vurgu yapılmaktadır. Bu yüzden adaletin tam anlamıyla tesis edilmesi için gereken her şeyi yapmak başta kanun koyucu ve uygulayıcılar olmak üzere hepimiz için bir zorunluluktur.

Devlet ve millet için hayati öneme sahip adalet ve hukuk kavramlarını boş sözlerle zayıflatmanın hiç kimseye faydası dokunmamakta. Bilakis bu kavramları güçlendirecek daha etkin kanuni düzenlemelerin yapılması için milletvekillerini harekete geçirilebilir ve TBMM’de gerekli kanunları çıkartabiliriz.

Hiç kimsenin çıkmasına ihtimal bile vermediği kamuoyunda EYT düzenlemesi olarak bilinen 7438 Sayılı Emeklilikte Yaşa Takılanlar Kanunu ile 2 milyona yakın kişi emekli oldu. Hükümet ve TBMM, EYT’lilerin haklı taleplerini görmezden gelmedi ve kanunu çıkartarak uzun yıllar süren mağduriyetlere son verdi.

Toplumun küçük bir bölümünü ilgilendiren bir hususta bile talepler doğru bir şekilde organize olarak seslendirilirse amaç hasıl oluyor. Toplumun tamamını ilgilendiren kanunların değiştirilmesi ve günün şartlarına uygun yeni düzenlemelerin yapılması için öncelikli olarak toplumsal uzlaşının sağlanması gerekmektedir. Uzlaşı sağlandıktan sonra yeni düzenlemelerin olumlu ve olumsuz yönlerinin kamuoyunda tartışılması ve nihayetinde milletvekilleri tarafından kanunlaştırılarak yürürlüğe girmesi sağlanabilir.

Nihayetinde en ideal kanunları yapacak olsak da ağır yaptırımlar içeren düzenlemeleri çıkartacak olsak da suçu ve suçluyu bitirmek mümkün olmayacaktır. Lakin vatandaşın dilinden adalet yerini buldu sözünü duymak paha biçilmez bir huzur verecektir