23 Nisan ATATÜRK’ün Çocukları

Sosyolog Aygül Fazlıoğlu

Güneşli bir günde, dinlenmek için bir parka gidip, umarsızca oynayan çocukları izlediniz mi hiç? Bütün dikkatlerini oynadıkları oyuna verip, tamamen “an”da oluşlarını izlemek nasıl da keyif verici bir şeydir değil mi?
Bazen düşünürüm, bu dünyada en mutlu insanlar kimlerdir diye. İnsanın hayatta çok başarılı olması, çok zengin olması, çok güzel olması veya çok ünlü olması çok mutlu olduğu anlamına gelir mi acaba? Sahip olunan maddi değerler, sağlıklı bir beden, entelektüel birikim,  iyi bir iş mutluluğun anahtarıdır diyebilir miyiz? Düşündüğümde, kendi adıma buna verdiğim cevap “hayır” oluyor. Tabii ki, bunların birine veya birkaçına sahip olan kişiler, sahip olmayanlara göre avantajlıdır ve mutluluk katsayıları bir nebze daha yüksektir, ama bu mutluluklar, yaşamın getirdiği diğer sorunların ağırlığı nedeniyle genelde fark edilmezler.

Ama çocuklar öyle midir?

Daima neşeye, coşkuya, oyuna ve mutluluğa odaklıdırlar. Yaşamlarının her anından keyif alırlar. Sevdikleri bir oyunu saatlerce oynayabilirler, sıkılmazlar…


Benim çocukluğum İstanbul’da geçti. Tabii o zamanlar şimdiki gibi siteler, rezidanslar yoktu.  Aslında park da yoktu. Ama trafiği olmayan sokaklar vardı, bir de tabii boş arsalar. Okuldan sonraki zamanımızın çoğunu oyun oynayarak geçirirdik. En büyük korkumuz annemizin “hadi artık geç oldu, eve gelin” sesini duymaktı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık ve o kadar yorulurduk ki, evde mızmızlık yapacak, yaramazlık yapacak gücümüz olmazdı.
Çocuklar,  önyargısızdır. Yaşıtlarına yaklaşırken gelir durumu, cinsiyet, kimlik, renk kıyafet ayırımı gözetmezler. Onlar için önemli olan, arkadaşı ile hoş zaman geçirmektir. Eğlenmek ve oyun oynamaktır.


Hayal dünyaları zengindir. Bir bebekle, bir misketle veya bir araba ile sıkılmadan uzun süre oynayabilirler. Hayali arkadaşları olur, aslında en küçük metin yazarları diyebiliriz çocuklar için. İki-üç çocuk bir araya geldiğinde oyunlarına kulak misafiri olmaya çalışın. Hemen bir olay kurguladıklarını (doktorculuk, itfaiyecilik, misafircilik vs.) ve ne kadar yaratıcı olduklarını fark edersiniz.


Çocuklar, olduğu gibidir. Onlar için kimin ne düşündüğü önemli değildir. Davranışlarını başkalarının değer yargılarına göre ayarlamazlar. Yaşamlarında odak noktaları kendileridir. Ve mutlu olmaya odaklanmışlardır. Bir şeye kızdıklarında anında tepki verirler. Sevgilerini abartıyla gösterirler. Duygularını saklamazlar. Düşünsenize, bir çocuğun sevgiyle sarılmasına kim kayıtsız kalabilir. Yüzünde kocaman bir gülümseme ve kollarını açmış size doğru koşan bir çocuğun yaşattığı güzel duyguları, başka ne yaşatabilir insana.
Çocuklar yalan söyleyemezler. Bir yaramazlık yaptıklarında veya istemeden bir şeye zarar verdiklerinde,  yüzlerine baktığınızda gerçeği görebilirsiniz. Çünkü duygularını saklayamazlar. Ya çok korkup ağlarlar veya siz bir şey sormadan zaten kendileri anlatırlar.
Çocukları dikkatle gözlemlediğinizde, çevreleriyle açık iletişimde bulunduklarını görürsünüz. Bir şey istediklerinde açık ve net söylerler. Hoşlanmadıkları insanlara karşı dürüsttürler. Kişilerden yarar sağlamak için değil, gerçekten keyif aldıkları için bir arada olmak isterler.
Dikkat edin, çocukları hoşlanmadıkları insanların evlerine misafirliğe götürmekte zorlanırsınız. Şimdinin moda deyimiyle çocuklar bazı insanlardan  “elektrik” almazlar. Çünkü onlar o kadar saf bir enerji frekansındadırlar ki, karşıdaki kişinin enerjisi ile uyumlu değillerse huzursuzluk hissederler. Ama birini sevdiler mi, koşulsuz severler. Sevgilerinin temelinde tamamen duygular vardır.


Çocukların sınırları yoktur. Onlar için her şey mümkün olabilir. Hayal güçleri sonsuzdur. Ben dâhilerin ve dünyada iz bırakan insanların, başarılarındaki en önemli faktörün, çocuklar gibi güçlü hayallere ve cesrate sahip olmalarına bağlarım.


 Bunun en büyük örneği de ATATÜRK’tür.


 Vatan toprakları işgal edilmiş, ordularının elindeki silah ve mühimmata el konulmuş, askerleri dağıtılmış, “Amerikan mandasının mı, yoksa İngiliz mandasının mı kabul edilmesi daha faydalıdır”ın tartışıldığı bir ortamda, tam bağımsızlık diyerek, kurtuluşu millete gitmekte bulan ve o olumsuz koşullarda, o yoksullukta, o yoksunlukta bağımsız ve özgür bir Cumhuriyet kurmak, millete güvenmenin ve inanmanın yanı sıra, hayal gücü ve cesaretinin büyüklüğünün de göstergesidir.  


Günümüzden örnek verecek olursak, Aziz Sancar, Steve Jobs veya Elon Musk gibi dahi insanların beyinlerinin de, bir çocuk gibi özgür ve sınırsız olduğunu düşünürüm. Yaratıcılık denilen şey aslında, hiç olmayacak bir şeyi oldurmak değil midir? Normal, sıradan bir insana gelecekte Mars’ ta yaşam olacak dediğinizde, yerçekimi, oksijen olmayan bir yer de, nasıl yaşam olabilir cevabını alırsınız. Ama çocuklar geniş hayal güçleri ve sınırlanmamış yargılarıyla, size her şeyin mümkün olabileceğini söylerler.


İşte tüm çocuklarımız, ister büyük şehir de, kasaba da, köy de, ister varlıklı veya fakir aile de doğsun belirli bir yaşa kadar böyledir. Zihinsel ve düşünsel olarak kendileri gibidir. Yani, maddi koşullar hariç, tüm çocuklar eşit doğar. Onları gelecekte iyi, kötü, başarılı, bilim insanı, yalancı, dolandırıcı, hırsız, katil yapan değerleri ilk önce aileden, sonrasın da ise çevreden ve eğitim sisteminden öğrenirler.


Aslında baktığımızda, kendi ortamımızı, yaşadığımız Ülkeyi, sonunda dünyamızı kendi ellerimizle şekillendiriyoruz. Yetiştirdiğimiz çocuklar vasıtasıyla kendimizin ve Ülkemizin geleceğini hazırlıyoruz. 


Son Söz


Anne ve babaların, eğitim kurumlarının Ülkemizin geleceğinde çok büyük sorumlulukları var. Devlet çocuklarımızın okuyacağı okulları, derslikleri sağlamak, çocuklarımızı teslim edeceğimiz öğretmenleri yetiştirmek gibi görevleri üstlenirken, aileler de çocuklarını yetiştirirken, ahlaki değerlerimizi temel almalıdır.


Gurur duymalıyız ki, Dünya da çocuklara bayram adayan tek Ülke biziz.


Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini açmış ve bu günü çocuklara bayram olarak adamıştır. ATATÜRK’ün işaret ettiği, muasır medeniyet seviyesine ulaşmanın temelinde ise iyi yetiştirilmiş bir nesle ihtiyaç vardır.


 ATATÜRK “Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” diyerek, öğretimin çerçevesini çizerken, çocuklarımızın yetişmesinde çok önemli yerleri olan öğretmenlere de büyük sorumluluk yüklemiştir.

Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlu olsun…