PİYASALAR

  • BIST 1009524.590%
  • ALTIN2508.6711%
  • DOLAR32.5690.3%
  • EURO34.7250.03%
  • STERLİN39.9772.31%
  1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 'Kendini halka kabul ettirmeyen hiçbir hareket muvaffak olamaz'
'Kendini halka kabul ettirmeyen hiçbir hareket muvaffak olamaz'

'Kendini halka kabul ettirmeyen hiçbir hareket muvaffak olamaz'

A+A-

İkinci defa 'gazi' unvanı alan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, 15 Temmuz hain darbe girişiminin birinci yıl dönümü vesilesiyle Yenikapı Haber'e çok özel açıklamalarda bulundu.


İkinci defa 'gazi' unvanı alan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, 15 Temmuz hain darbe girişiminin birinci yıl dönümü vesilesiyle Yenikapı Haber'e çok özel açıklamalarda bulundu.

Sayın Meclis Başkanımız, siyaset ve sivil toplumda yapmış olduğunuz değerli çalışmalarla Türkiye tarihinde önemli bir yeriniz var. TBMM Başkanı olmak sizin için ne ifade ediyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) Başkanı olmak benim için bir bahtiyarlık. Cumhuriyet döneminin 27. Başkanıyım. 1876 Kanun-i Esasi'si ile açılan Meclis, 1877'de çıkan harp nedeniyle tatil edildi. Meclis'in tatile girmesiyle Meclis-i Mebusan üyelerinin çalışmaları sona ererken, Meclis-i Ayan üyelerinin varlığı 1908 yılına kadar devam etti.

Üniversiteye giriş senemde 1960 darbesi oldu. Darbe sonrası kendimi fikri faaliyetler içerisinde buldum. Darbeler baskı yapsa da fikirleri harekete geçirir. 1960 yılında bizim için 'kuyruk' ,'gerici' gibi sıfatlar kullanıyorlardı, başımız Yassıada'daydı. Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti'nde bulunduğumuz sırada, dürüst Halk Partililerin 'beraber olalım' çağrısına uyarak Erbakan hocamızdan önce Halk Partisi ile koalisyon yaptık.

Talebe Cemiyeti Başkanı olduğumda oldukça faal bir dönem geçirdik, arkasından Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Genel Başkanı oldum. O dönemde ya Amerika ile birlikte olup NATO'da olacak ya da Rusya ile birlikte olup Varşova Paktı'nda olacaktınız. Biz MTTB olarak üçüncü bir yolun yolcusu olduğumuzu söyledik, kapitalizm ya da komünizm değil, bize has olarak tezimizin İslam olduğunu savunduk. Osmanlı'dan bize kalan misyonlarla yüklüyüz şu anda. Bütün gönül coğrafyamız bizden önderlik bekliyor. Bir dünya liderine sahibiz ve Türkiye bir önder. Bunu kırmak için, gelişmemizi önlemek için her zaman karşımıza çıktılar. 1960 yılında Demokrat Parti'yi devirdiler. Demokrat Parti içinde yer alan Celal Bayar batılı, locaya bağlı bir adamdı, Adnan Menderes Anadolu evladıydı. 1950, 1954, 1957 seçimlerini kazanan Menderes 5 hükümet kurdu, 93 kişi bu hükümetlerde Bakan oldu, bu kişilerin 53'ü masondu. Bu adamlar ışarının da teşvik ve katılımıyla Türkiye'yi darbeye götürdü. Menderes hükümetleri döneminde Türkiye büyüme ve kalkınmasını kısa zamanda katladı. Menderes için bir anda 'hırsız, diktatör' gibi ithamlarda bulunmaya başladılar.

Bir 27 Mayıs sabahı (1960) radyodaki ses, ordunun yönetime el koyduğunu, 'Türkiye'yi düştüğü çukurdan çıkaracağı'nı söylüyordu. Sıkıyönetim Komutanlığı'nın Eskişehir'de yayımladığı bildiride, 'Adnan Menderes ve arkadaşları üç uçak dolusu altınla yurt dışına çıkarken yakalanmışlardır.' denildi. Bir general imzasıyla yayımlanan bildiri uçaklardan atıldı. Sonuçta üç kişi asıldı. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Anadolu evladı, zeybek Adnan Menderes. Esasında 27 Mayıs'ta 4 kişi katledilmiştir. Bunlardan biri de İçişleri Bakanı Namık Gedik'tir. Mahkemesi henüz başlamadan Harp Okulu binasının üçüncü katından attılar.

Bayar'ı asmak için Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde değişiklik yaptılar ama asamadılar, dört senede bıraktılar. Ama Menderes ipe gitti. Ne zaman ilerlesek önümüzü kestiler. Erbakan hocamızın Başbakan olduğu 54. hükümette Doğru Yol Partisi ile ortaktık (Refah-Yol). Fevkalade güzel gidiyoruz, dış destek almadık, borçlanmadık, içeride tarihimizin en yüksek memur zamları yapıldı, hiçbir grev olmaksızın toplu sözleşmeler gerçekleştirildi. Birdenbire bir kampanya başlattılar; Aczimendiler yürüyor, Ali Kalkancı, Fadime Kalkancı, Müslüm Gündüz... 'Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık'. 15 Temmuz'da da tıpkı geçmişte olduğu gibi Türkiye'yi durdurmak istediler ama muvaffak olamadılar. Kendilerini erken harekete geçmek durumunda hissettiler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar bir emir yayımladı, 'askeri kışla, garnizon ve tesislerden hava veya kara herhangi bir vasıta hareket edemez', planlananın birkaç saat öncesinde harekete geçtiler, milletin direnişiyle karşılaştılar. Bu başarının ilk sahibi Cumhurbaşkanımızdır. Milletimizin, iradesinin tecelli ettiği Cumhurbaşkanımıza güvenmesi, meydanlara, sokaklara çıkması darbe girişimini başarısız kılmıştır.

Meclis'te böyle bir direniş bize nasip oldu. Herhangi bir teklif gelmeden, münhasıran kendi irademle gelerek Meclis'i açtım, kaptanlar gemilerini terketmez. Başbakanımız da aynı direnci göstermiştir. Büyük bir badireyi atlattık. Yine bu dönemde anayasa değişikliği referandumu ile sistem değişikliğine gitti Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geldi. Bu da Türkiye'nin istikrarı açısından oldukça faydalı olmuştur. 20 günlük, 4 aylık hükümetlerin yerini istikrarlı hükümetler almıştır. Avrupa, Türkiye'de yapılacak anayasa referandumuna şiddetle karşı çıktı, bizim iyiliğimizi menfaatimizi düşündüğünden mi? Hayır. Türkiye'nin dik duruşuyla daha güzel günlere ulaşacağız.

Meclis tatilde ve Ankara milletvekilleri ve civar illerdeki arkadaşlarımız haricinde tüm milletvekillerimiz Ankara dışında olmasına rağmen 107 kişilik bir milletvekili grubunun toplanması fevkalade bir durumdur. Daha önceki dönem milletvekili arkadaşlarımızdan da gelenler oldu. O gece Meclis'teki kişi sayısı 300'ü aşmıştı. Parti farkı yok, rozetler ay yıldız. Bir bütünlük meydana geldi. Meclis'te grubu bulunan dört partinin üçü (AK Parti, CHP, MHP) Millet Meclisi'ndeydi. Meclis'i açtığımda, ertesi gün için Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırdım. Çankaya Köşkü'ne gidip Bakanlarımızı da alıp Meclis'e dönecektim, o esnada yollar henüz sakindi. Ancak dönüşte helikopterlerden ateşler atılıyor, tanklar caddelerdeydi, arka kapıyı dolanarak Meclis'e geldik. Meclis'te o gece, milli birlik içinde hareket eden tavır, Yenikapı'yı doğurdu. O tutum, partilerin ortak bildirisine vesile oldu.

AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu ile CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel arasında geçen diyalogu anlatmak istiyorum. Ahmet Bey, Özgür Bey'e, 'birazdan basın gelir, sana ceketimi vereyim' dedi. Ceketini çıkarıp Özgür Özel'e verdi. Özgür Özel, 'Kadere bak, kaderde milli görüş ceketini giymek de varmış.' dedi. Kardeşlik havası içerisinde bir ortam vardı.

Divan katibi arkadaşlarımın yerine grup başkanvekillerini oturttum. AK Parti'den Mehmet Muş, CHP'den Özgür Özel, MHP'den Erhan Akçay. Üç partinin grup başkanvekili ve ben Divan'ı teşkil ettik.

Kurşun sesleri geliyordu, Çankaya ve Dikmen Kapısı'ndan birkaç defa Meclis'e inmeye teşebbüs ettiler, polislerimizle silahlı çatışmaya girdiler, 14 polisimiz yaralandı, 4'ünün durumu ağırdı. Uzun süren tedavi sonrası kurtuldular. Uçakların kulakları sağır eden gürültüsü hiç dinmedi, üç bomba attılar Meclis'e. Bir tanesi Genel Kurul'a oldukça yakın mesafeye, Başbakan'ın makamının oraya düştü ve ciddi tahribat oluşturdu. Genel Kurul salonundaki masaların üzeri, şiddetli tahribat nedeniyle tozlarla kaplanmıştı, camlar kırılmıştı Biz metanetli duruyoruz.  Meclis'i terketmiyoruz, sığınağa inmeye karar verdik. Bildiri de orada kaleme alındı. Üç mevzi belirledik, çatışacak ve şehit olacaktık. Çok kötü bir gece, çok üzücü bir haldi, Allah bir daha göstermesin. İddia ediyor ve inanıyorum ki bir daha darbe olmaz. Kendini halka kabul ettirmeyen hiçbir hareket muvaffak olamaz. Bir bildiri okumakla halkın kendilerine uyacağını bekleyenler ve bu düşünce biçimi 15 Temmuz'da yenilgiye uğramıştır. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980'de olduğu gibi, 'ben geldim' yok. O dönem kapanmıştır.

Cumhurbaşkanımız Marmaris'teki otelde 15 dakika daha kalsaydı götüreceklerdi. Yaver, uçağı indirmek için koordinatları soruyor. Be zalim, her türlü kötü sıfata müstehak olan adam! Türkiye'den ne istedin?

FETÖ bütün kurumlarımızın içine yerleşmiş. Meclis'te çalışan bir personel bir tweet paylaşıyor, 'yarın Türkiye'de her şey düzelecek. Yarına uyandığımızda Türkiye çok güzel bir ülke olacak' diye. İçişleri Bakanlığı'nın ilgili birimi paylaşımı görünce Meclis'e geliyor. Tweeti atan şahıs taşeron olarak çalışan temizlik işleri elemanı, cebinden 1 Dolar çıkıyor. Meclis'e temizlik işleri elemanı olarak bu kişinin esas görevi neydi? Bütün kurumlarda bunun çok iyi araştırılması lazım.



15 Temmuz 2016  tarihi bundan 50 yıl, 100 sonra nasıl anılacaktır, bu darbe zihinlerde nasıl kalacaktır?

15 Temmuz bize çok ders verdi, inşallah gerektiği gibi istifade ederiz. Tarih, bir işaret feneridir. Mazi bir daha yaşanmaz ve mazi devamlı yaşar. 'Bizim çocuklar başarılı oldular' diyen dış dünyayı nasıl unutmadıysak 15 Temmuz'u da unutmayacağız. Küllenebilir ama unutulmaz. 27 Mayıs unutuldu mu? 28 Şubat gibi 15 Temmuz da unutulmazdır. Bu darbe örtülü, açık, gerçekleşmiş, teşebbüs halinde kalmış darbelerin 17.sidir. Anayasa öyle bir hazırlanmış ki, darbeye zemin hazırlıyor. Pazarlıklar ve ufak oyunlarla devletin-milletin önü kesiliyor. 16 Nisan'da oyladığımız anayasa değişikliği ile darbelerin önüne geçilmiştir.

Darbeler, tekrar olmaması bakımından unutulmamalıdır. 'Tarih tekerrür eder' deniliyor ancak Mehmet Akif Ersoy şunu da diyor; 'hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?' Hatırlanmalı, ibret alınmalı ve gereği yapılmalı.

Meclisimiz'in Gazi Meclis olarak anılması, 15 Temmuz'un izlerinin silinmemesi konusunda gayretleriniz oldu, Meclisimizde zarar gören bu alanların olduğu gibi korunması konusunda başka neler yapmayı planlıyorsunuz? Buraları ziyaret edenlerin değerlendirmeleri neler oluyor?

Meclisimiz'i bir açık hava müzesi olarak düşünüyoruz, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan oluşan 10 kişilik bir ekip oluşturduk. 15 Temmuz hadisesinin canlı tutulması için nasıl bir müze yapılması gerektiği konusunda çalışmalarımız sürüyor. Başbakan'ın odasının bulunduğu yer öyle bırakılacak, orası açık hava müzesinin bir görüntü yeri olacak. İlk bombanın düştüğü, bahçedeki çukur yol olacak, yolun iki tarafında panolar, panolarda o geceye ait fotoğraflar sergilenecek. Şarapnel ve kurşun izleri, yarılan mermerler, perişan olan iç mekan, döşemeler yenilendi ancak doğrudan hedef alınmış mekanları aynen saklayacağız. Meclis'in arka tarafına bugünün sivil savunma şartlarına uygun bir sığınak yapacağız, eski sığınağı düzenledik. O akşam sığınakta bulunması gereken hiçbir şey (su, elektrik, ilaç, ilk yardım malzemesi) yoktu. Eksiklikleri gördük, daha iyi şartlarda bir sığınak yapılacak. Meydanda, tüm şehitlerimizin adının yazılı olacağı bir anıt olacak. 15 Temmuz'da Meclis'e yönelen saldırıları böylece yaşatmak ve göstermek istiyoruz.

Sayın Meclis Başkanımız, bizimle paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederim.

Yenikapı Haber/ Sümeyye Soylu
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.