PİYASALAR

  • BIST 1009745.020.24%
  • ALTIN2427.694-0.04%
  • DOLAR32.570.15%
  • EURO35.0030.66%
  • STERLİN40.8050.89%
  1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. "Kadınlarımız Kadınlığıyla Barışamamış"
"Kadınlarımız  Kadınlığıyla Barışamamış"

"Kadınlarımız Kadınlığıyla Barışamamış"

Gazeteci - Yazar Betül Kayahan, " Şiddet gören mağdur edilen hatta öldürülen kadınlara bakalım.Hak etmiştir, ateş olmayan yerden duman çıkmaz vesaire gibi çirkin ifadeler ve kılıflarla erkekleri ve ortadaki şiddeti aklamaya çalışan bir yozlaşmadan bahsediyorum. Daha fenası bu yorumları yapanların içinde kadınların da olması! Kadınlığıyla barışamamış kadınlarımız " ifadesini kullandı.

A+A-

"Kadın, erkek ve aile üzerinden son yıllarda çok konuşur olduk"

"Bu meseleler dünyanın her yerinde tartışılmaya devam ediyor aslında. Fakat biz bunları yeni yeni konuşmaya başladık. Farkındalık oluştu diye düşünüyorum. Kadınlarımız özelinde bunu daha yoğun görebiliyoruz. Çünkü bizim gibi ataerkil yapısal toplumlarda kadına çizilen çerçeve ve biçilen roller bellidir. Bu çerçeve çizilirken araya karışan İsrailiyat kaynaklı bir takım yorumların İslam’a aitmiş gibi gösterilmesi, sorunu daha büyük bir boyuta taşımış oldu. Artık daha fazla sorgulayan bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Bugün bizlere dayatılan bazı pratiklerin ve tabuların, İslam’da yer almadığını, Kur’an-ı Kerim’e göre yaşayan Resul’ün hayatında asla görmediğimiz hatta yer yer tam aksini gördüğümüz için bazı şeylerde netleşmiş olduk. Dolayısıyla oluşan bu farkındalık erkek ve aile konularının da tartışılmasına yol açtı ki bence iyi ki de böyle oldu."

"Kimsenin kimseye özünde bir üstünlüğü yok. 'İdeal' olan budur"

"Sosyologlarımızın daha genel çerçevede cevaplayabileceği bir soru tabii bu. Toplum için değişti mi değişmedi mi bunu ben söyleyemem. Fakat burada önemli soru “ideal” den ne anladığımız. Bana göre ideal olmak önce “insan” olmak ile alakalı. Yaratılışımıza dönüp bakalım. Bunun için Hz. Adem ve Hz. Havva’ya kadar gitmemiz gerekiyor. Yüce Allah ilk insanı yarattığını ve akabinde aynı özden eşini de yarattığını buyuruyor. Yani aynı malzemeden. Yani kadın, erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldı hikayesi Kur’an-ı Kerim’de değil Eski Ahid’te Tekvin (Yaratılış) bölümünde geçer. Eski Ahid’deki yaratılış mevzusundan bahsedeceğim için Adem ve Havva şeklinde kullanacağım önce onu belirteyim yoksa hürmetsizlik değil bu konuda bir yanlış anlaşılma olmasın.

Eski Ahid’te yaratılışa dair iki farklı Bab vardır. Birinci Bab’da; Tanrı aynı anda hem kadını hem de erkeği yaratmıştır. İkinci Bab’da ise önce Adem’i sonra da Adem’in kaburga kemiğinden eşini yaratmıştır. Yaratılış hadisesine dair bu farklılık Talmud’taki yorumla şöyle açıklanır: Yaratılan ilk kadın Lilith’tir. Şöyle ki; Tanrı önce Adem ve Lilith’i aynı özden, eşit olarak yaratmıştır. Fakat Lilith Adem’e tabii olmak istemez, tıpkı şeytan gibi biz eşitiz der. Böylece sürgün edilir ve şeytan olur. Bunun üzerine Tanrı Adem uyurken onun kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Kaburga kemiğinden yaratır ki eşitlik iddia etmesin. Yine İsrailiyat’a göre, Havva üstünlük taslamamıştır ama bu defa Adem’i ayartmış ve yasak elmayı yedirmiştir bu yüzden cennetten kovulmuştur.  Yani kadın her halükarda günahkardır, hatta İsrailiyat’a göre bugün kadınlar Havva’nın günahı yüzünden regl olmakta ve doğum sancısı çekmektedir. Bakın burada kadına verilen mesaj aslında çok açık. Asla eşitlik talep etme, hep geri dur sen zaten sabıkalısın sonun Lilith gibi olmasın. Bugün bizim toplumumuzda bir çok kişi Hz. Adem’e yasaklanmış ağacın meyvesini Hz. Havva yedirdi zanneder. Hala bir çok kişi kadının erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı hikayesine inanır. Aslında bizim dinimizde kadın ve erkeğin aynı özden yaratıldığı ayetle sabittir.

Yine ilk günah işlendiğinde Hz. Adem ve eşinin eşit olarak sorumlu tutulduğunu da Kur’an da okuruz. Asla birinin diğerini ayarttığından söz edilmez. Yoldan çıkartan şeytandır. İşte Yahudi mitlerine göre o yoldan çıkartan da zaten şeytanlaşan Lilith. Ataerkil sistem bu şekilde zihinlere yerleşmiş diyebiliriz. Peki biz Müslümanlar neden kendi kutsal kitabımızdaki gibi merkeze “insanı” koymuyoruz? Üstünlüğün ancak Allah’a karşı olan kulluk görevimizle ölçüleceğini bile bile nede bu erkek egemen anlayışta ısrar ediyoruz? Yani aslında öz aynı. Donanım farklı. Önce insanız sonra kadın ve erkek. Kadın erkeğe boyun eğmek için, erkek de kadını yönetsin diye farklı yaratılmamışlar ki, bir birlerini tamamlasın, bir birlerine eşlik etsin ve bir birlerinin yükünü hafifletebilsinler diye farklı donatılmışlar. Kimsenin kimseye özünde bir üstünlüğü yok. İdeal olan budur. Önce bunu bir sindirmemiz gerekecek. Bu durumda kadın için de erkek için de ideal olan insan olarak kalabilmek, karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü ve dayanışma içinde olabilmektir, yoksa kimin nasıl tarif ettiği son derece görecelidir." 

"Muhafazakar kadınların şalları, arabaları, topuklu ayakkabıları üzerinden eleştiri yağmuruna tutulurken erkeklerden pek bahseden yok..."

"Eskiden olsa bu meseleyi şekilcilik ile açıklamak daha kolaydı. Bugün sadece “hadsizlik” diyorum. Bundan 20 sene önce başörtüsü takan kadın başörtüsü taktığı için eleştiriliyordu, o gün bu eleştirilere öfkelenen birçok mütedeyyin beyefendi bugün kendileri başörtülü kadınları kılık kıyafetleri üzerinden eleştirmeye başladı. Kaldı ki o zor günlerde başörtülü kadınlara iş ya da burs vermeyen birçok özel sektör yöneticisi mütedeyyin beyefendiler olduğunu da biliyoruz.

O zaman kendilerine düşen görevi (!) yapmayanlar bugün çok fazla konuşur oldu. Peki, bu erkekler için ne söylendi? Hiçbir şey. Aslına bakarsanız bu sadece mütedeyyin kesimin sorunu da değil toplumun her kesimine yayılmış bir yozlaşma boyutu var. Misal geçenlerde tesettürlü bir hayatı seçen sevgili Gamze Özçelik, Allah mübarek etsin diyelim buradan sizin vesilenizle. Tesettürü seçtiği için maruz kaldığı hakaretler bu yozlaşmanın boyutunu gözler önüne seriyor. Özçelik’in geçmişinde yaşadığı mağduriyet hatırlatılıp göndermeler yapılıyor. Kimse bu mağduriyeti yaşatan erkeğin ahlaksızlığını sorgulamıyor. Ya da şiddet gören mağdur edilen hatta öldürülen kadınlara bakalım. Hak etmiştir, ateş olmayan yerden duman çıkmaz vesaire gibi çirkin ifadeler ve kılıflarla erkekleri ve ortadaki şiddeti aklamaya çalışan bir yozlaşmadan bahsediyorum.

Daha fenası bu yorumları yapanların içinde kadınların da olması! Kadınlığıyla barışamamış kadınlarımız. Kimse zanda bulunmaktan korkmuyor, kul hakkından korkmuyor, benim de kızım var benim de oğlum var demeden ağzına geleni söylüyor. Üstelik bunları kamusal alanlarda yaparak bu yozlaşmayı yayabildiği kadar yayıyor. Namus, ahlak gibi kavramlar sadece kadınlarda değil erkeklerde de aranması gereken şeyler değil midir? Birini eleştirirken haddimizi bilmeliyiz. Burada özellikle erkek çocuğu yetiştiren annelere çok iş düşüyor. Bir de sosyal medyada bazı hocaların en çok kadınlar üzerinden konuşmaları da cabası. Halbu ki ortada insan olarak bir yozlaşma var. Şiddet var, cinayet var, kul hakkı var. Bunların önüne ne zaman geçeceğiz? Bu sorunları hallettik ve geriye onun başörtüsü, bunun mini eteği mi kaldı?

"Sonuçta erkeğin de ilk öğretmeni annesidir yani yine bir kadındır..."

"Muhakkak. Fakat bu yine kadınlardan ayrı düşünülemez. Sonuçta erkeğin de ilk öğretmeni annesidir yani yine bir kadındır. Anne doğru yetişmediği sürece doğru da yetiştiremez. Toplumun mimarları kadınlardır. O yüzden başlangıcı doğru yaptık bence. Ben de sekiz yaşında bir erkek evlat annesiyim. Doğru bir insan olsun diye çabalıyorum, erkek adam (!) olsun diye değil. Kul hakkının önemini, küçüklerini korumasını, büyüklerine karşı hürmetli olması gerektiğini, kız çocuklarına karşı nazik olması gerektiğini ve bunun gibi birçok şey. Her şey ilk sosyal ortam olan ailede başlıyor aslında. Bugünün çocukları yarının yetişkinleri olacaklar. Dolayısıyla toplum ancak bu şekilde dönüşecek."

"Fakat şiddet şiddettir. Her türlüsü kime yönelik olursa olsun kabul edilemez"

Şiddet artık her yerde. Fakat bu şiddetin çoğunlukla mağduru olanlar, kadınlar ve çocuklar. Tüm dünyada bu böyle. Belki erkeklerin uğradığı bir tür psikolojik şiddet olabilir. Bilemiyorum. Fakat şiddet şiddettir. Her türlüsü kime yönelik olursa olsun kabul edilemez.

 

Yenikapıhaber - Turuncudergi / ÖZEL

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.