PİYASALAR

  • BIST 1009071.02-0.1%
  • ALTIN2324.9650.79%
  • DOLAR32.3660.14%
  • EURO34.935-0.3%
  • STERLİN40.924-0.23%
  1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Erdoğan: "Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarı satacağız"
Erdoğan: "Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarı satacağız"

Erdoğan: "Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarı satacağız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İktidarının 16. Yılında AK Parti" Sempozyumu'nda konuştu. Erdoğan: Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarı satacağız. Amerika'nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız.

A+A-

thumbs_b_c_6b73ca672cbb84956e2ea5b76dfb23c2.jpg

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "İktidarının 16. Yılında AK Parti Sempozyumu"nda konuşttu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Bugünkü toplantı için SETA yöneticilerini tebrik ediyorum. AK Parti'yi ve AK Parti dönemini anlamanın bugünlerde çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun için siyasetten dış politikaya, ekonomiden toplumsal hayata kadar her alanda AK Parti'nin Türkiye'de gerçekleştirdiği büyük dönüşümün değerlendirilecek olmasını çok önemli görüyorum. SETA bu başlıklarda yayınladığı 4 ayrı kitapla bugünkü sempozyumun tartışma zeminini zaten oluşturmuştu. Bugün burada her biri çok değerli katılımcıların geleceğimize ışık tutacak fikirleri, yaklaşımları, stratejileri ortaya koyacağına inanıyorum.

Biz en başından beri AK Parti'yi milletimizin partisi olarak gördük ve öyle tanımladık. Cumartesi günü yapacağımız büyük kongremizde bu konuyu enine boyuna kamuoyu ile paylaşacağız. AK Parti'yi anlamak için önce Türkiye'yi ve Türk milletini anlamak gerekir. Coğrafyası ile tarihi, kültürü, sevinci, hüznü ile bu milleti anlamayan hiç kimse AK Parti'nin ne olduğunu nereden geldiğini nereye gittiğini bilemez.

AK Parti'nin girdiği her seçimden birinci çıktığına akıl erdiremeyenlere tavsiyemiz bakış açılarını değiştirmeleridir.

Bizimle girdikleri her yarışı kaybedenlerden bazılarının işi millete hakaret etmeye kadar vardırmaları aslında hiç de şuursuz bir tepki değildir. Bunlar geçmişte hem devletin imkanlarını tepe tepe kullanmış hem de milletimizin değerlerine, inancına, kültürüne savaş açmış faşist bir zihniyetin önümüzdeki temsilcileridir. Seçimler sonrasında sergiledikleri tavırlarda AK Parti'yi değil milleti yenememiş olmanın hırsından kaynaklanıyor. Bu kesim artık ülkemize ve milletimize olan düşmanlıklarını AK Parti'ye muhalefet örtüsü altında gizleyemez hale gelti. Esasen tüm bunları hayırlı gelişmeler olarak görüyorum.

Türkiye tartışmaların kodlar, şifreler, semboller değil açık yüreklilikle yapılabildiği bir ülke olmalıdır.

"Türkiye'ye yönelik açık bir ekonomik saldırı var"

Türkiye'ye yönelik açık bir ekonomik saldırı var. Eskiden bu işler daha örtülü, daha dolaylı yollardan yapılırdı. Şimdi bodoslama bir şekilde üzerimize geliyorlar. Buna karşı yapabileceğimiz iki şey var bunlardan biri ekonomik diğeri siyasi tavırdır. Ekonominin gerektirdiği teknik tedbirleri aldık alıyoruz. Hazine ve Maliye bakanlığımız ile tüm ilgili kurumlarımız bu konuda gece gündüz çalışıyorlar çalışıyoruz.

"Siyasi duruşumuzu sağlam tutmalıyız"

Biz de tüm süreci yakından takip ediyoruz. Yapabileceğimiz ikinci ve bana göre asıl önemli olan husus siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Madem maruz kaldığımız saldırının ekonomimizin gerçek durumu ile bir ilgisi yoktur. İşin arkasında başka niyetler vardır. Öyleyse bizim de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor. Bunları söylerken ekonomi alanında cari açık, faizler, enflasyon başta olmak üzere çözmemiz gereken bazı sorunlar olduğu gerçeğini elbette gözden ırak tutmuyoruz. Aynı zamanda ülkemizin uzun süredir uluslararası alanda gerçek ekonomik gücü ve potansiyeli ile münetasip olmayan konuma yerleştirilmeye çalışıldığını da biliyoruz. Son saldırı bu haksızlığın üzerine adeta dikenle gelinerek cilali sözleri fiyakalı raporları cafcaflı grafikleri anlamsız hale getirilmiştir.

Türkiye ismini kapatıp ülkemizin ekonomik verilerini yerli yabancı dost düşman kime gösterirseniz gösterin ortada bir gariplik olduğunu farkedecektir. 

Mesela son döviz kuru olayına bir bakalım, ülkemizin parası karşısında bir anda 4,8 seviyesinde nasıl oldu da 7'lere fırladı. 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun 2 yılda 4,8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken bu durumu nasıl izah edeceğiz? Ortada buna sebep olacak bir anormallik varmı diye baktığımızda gördüğümüz manzara şudur; Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizinde ülkemizde veya 10 yıl önceki morgate krizinde Avrupa'da ve Asya'da olduğu gibi bankaları mı battı? Hayır, bugün ülkemiz her bakımdan dünyadaki en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahiptir. Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi. Kamu borç stokunun milli gelire oranında Avrupa'nın iyi ülkesiyiz. Türkiye çok büyük bir felaket yaşayıp üretemez, ticaret yapamaz duruma mı düştü? Hayır, hamdolsun ekonomimiz tıkır tıkır çalışıyor. İhracatta, turizmde, istihdamda rekorlar kırdığımız bir dönemden geçiyoruz. Dünyada örnek gösterilen turizmde adeta patlama yaşanan bir ülke konumundayız. Biz savaşa mı girdik? İşgale mi uğradık? Sosyal bir kaos mu yaşıyoruz? Hayır, tam tersine kendi topraklarımızda da bölgemizde de huzurun, güvenin istikrarın teminatı bir ülke durumundayız. Öyleyse bu soruna her zamanki klasik yaklaşımın dışında bir bakış açısıyla bakmak ona göre bir hareket tarzı belirlemek zorundayız. Bizim yaptığımız şu anda budur.

"İşin ekonomi tarafının küresel boyutu olduğu ortada"

İşin ekonomi tarafının küresel boyutu olduğu açıkça ortadadır. Amerika sadece ülkemizi değil, Çin'den Rusya'ya, İran'dan Avrupa'ya kadar pek çok yeri ekonomik bakımdan hedef almış durumdadır. Hemen yanıbaşında Kanada'yı hedef almış durumdadır. Ancak bu durum tek başına ülkemizde yaşananları izaha yetmiyor. Demekki ülkemize yönelik daha büyük ve daha derin bir operasyon var.

Ekonomide geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3,5 kat büyütmekle elbette çok önemli bir sıçrama yaptık. Bu sıçramadan rahatsız olanların bulunması gayet tabiidir. Yinede dünyanın toplamda 17. satınalma paritesine göre 13. büyük ekonomisi olmamızın bu derece büyük bir husumete yol açması akla ve mantığa uygun değildir. Çünkü biz tüm ticaretini, tüm ilişkilerini kazan kazan ilkesi üzerinde kuran bir ülkeyiz. Kendimiz kazandığımız kadar iş yaptığımız yerlere özellikle kazandırmaya dikkat ediyoruz. Dış ticaret rakamlarımıza baktığımızda gerek Avrupa ile gerek Amerika ile ticari ilişkilerimizde karşı tarafın bizden daha fazla kazandığını görüyoruz. Bu durum bizi meselenin siyasi boyutuna çok daha dikkatle bakmaya yöneltiyor. Bunu söylerken kendimizi dev aynasında görmek gibi bir yanlışa da asla kapılmıyoruz. Böyle bir durum söz konusu değil. Tabiki kendimize güveniyoruz. Bu noktada kendimize inancımız var. Ama eksiklerimizi de gayet iyi biliyoruz.

AK Parti döneminde bizim yaptığımız en önemli değişim devletimizle milletimizi barıştırarak ülkemizin gücüne ekonomide katettiği mesafenin çok üzerinde bir yere taşımız olmamızdır. 

Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarı satacağız. Amerika'nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız.

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.