PİYASALAR

  • BIST 1009524.59-0.06%
  • ALTIN2491.5420.3%
  • DOLAR32.5420.12%
  • EURO34.7190.08%
  • STERLİN40.509-0.11%
  1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Down Sendromlu Ozan Ulusoy'un babası Ali Ulusoy
Down Sendromlu Ozan Ulusoy'un babası Ali Ulusoy

Down Sendromlu Ozan Ulusoy'un babası Ali Ulusoy

Hukukçu, sivil toplumcu, projeci, mühendis ve en önemlisi Down Sendromlu Ozan'ın kahraman babası Ali Ulusoy...

A+A-

Ali Ulusoy, enerjisine, bilgisine, samimiyetine, merakına hayran olacağınız bir insan. Kendi hayat hikayesini anlatırken bir ara kronolojik olarak sıralamayı karıştırdığımı düşündüm. Çünkü bir insan bu kadar çok işi nasıl yapabilir, yapıyorsa da hepsine nasıl başarılı olabilir diye düşünmeden edemedim. 

Ali Ulusoy kendini kısaca 3 ketegoride tanımlıyor; 

-Ozan Ulusoy'un babası ( Bu arada Ozan'ın ünü beni geçti eskiden benim oğlum olarak anılırıdı, şimdi işe ben Ozan Ulusoy'un babası olarak anlıyorum )

-Happy Kids Proje ve Avrupa Birliği Projeleri Yazarı

- Sivil Toplumcu (Engelsiz ve Mutlu Yaşam Derneği Başkanı) 

Merhaba Ali bey kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1961 Samsun Çarşamba doğumluyum. Köy enstitüsü mezunu öğretmen bir aileden geliyorum. 1982 yılında Ege Üniversitesinden Jeoloji bölümünden Yer Bilimleri Mühendisi olarak mezun oldum. Daha sonra Ankara Üniversite Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Mühendis ve hukukçu olmak yerine mühendis ve avukat olmayı tercih ettim. 

1988 yılında ilk çocuğumuz olan Ozan dünyaya geldi. Down Sendromluydu ve onu küçük bir yerde mahalle baskısı ile büyütecektik, büyük şehrin imkanları daha iyi olur diye Ankara'ya tayin istedik. Avukatlık stajımı yapmak üzere de memurluktan istifa ettim. Devlet memurluğunun bana göre uygun olmadığını fark ettim. Girişimci olmak istedim. Okul öncesinde bilgisayar destekli proje geliştiren bir firma kurdum. Bu firmayla da yaklaşık 16 bin okul öncesi öğrenciye de bilgisayar destekli kavram eğitimi verdim. Cezaevlerinde suça itilmiş çocuklarla çalışma fırsatı buldum. UNICEF'in "Haydi Kızlar Okula" kampanyasında Diyarbakır il kolaylaştırıcılığını yaptım. 

Proje yazmaya ne zaman başladınız?

İlk projemi 2004 yılında yazdım. "Engelli çocukların diğer çocuklarla kaynaştırılması ve İsveç uygulamasının yerinde görülmesi" adına bir Avrupa Birliği Projem oldu. İki hafta boyunca İsveç'te uygulamaları görme imkanımız oldu. Proje dönüşü uçakta "ben bu alanda çalışacağım" dedim. Bilgisayar destekli eğitim, bir yanıyla avukatlık var bir yanıyla da proje yaşantısına girmiş oldum ve bu işi çok sevdim. Şu anda da kabul edilmiş ve uygulanmış 125 tane proje var. 

Benim yapmaya çalıştığım sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi. Özellikle de dezavantajlı, engellilelere yönelik sivil toplum kuruluşlarıyla çalışıyorum. Yenilikçi şeyler yapmak istiyorum. Bu kapsamda sosyal inovasyon merkezleri, proje fabrikaları kurma aşamasına geldik. Burda da çıkış noktamız biz Ankara'da olduğumuz için şanslıyız ancak küçük bir ildeki insanın bu kadar imkanı yok. 

Projeleriniz kapsamı genel olarak ne oldu?

Okul projeleri, sivil toplum projeleri, TÜBİTAK Projeleri, kapasite geliştirme projeleri, Avrupa Birliği projeleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı projeleri  gibi farklı hibe kaynaklarına yönelik çalışmalar yaptık. Bunların içerisinde kadın girişimciliği, engelli farkındalığı, istihdamın geliştirilmesi. Ancak son dönemde daha çok  girişimcilik kültürünün gelişmesi, istihdam edilebilirlik becerilerinin artırılması ve sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi üzerine çalışmalarımız oldu.

ozann.jpg

Ozan'ın başarılarından ve sürecinden bahsedebilir misiniz?

Küçük bir şehirden daha büyük şehre taşınmıştık ve bizim o zamana kadar bildiğimiz ve gördüğümüz  engelli sadece Ozan vardı. Ancak biz biraz şanslıydık. İlk komşularımız Ozan'ı çok sevdiler. Ozan bir sevgi ortamında büyüdü. İlkokulda Sevil Gönenç adında bir öğretmeni oldu. Sanırım onunda eşinin ailesinde engelli bir birey varmış. Ozan'ın ilkokulu okumasını aslında ona borçluyuz diyebilirim. Sonrasında bir takım problemler yaşadık. Bende onlara yaban arılarının hikayesini anlattım. Yaban arılarının aerodinamik yasalarına göre uçmaması gerekiyor. Kanatlarının şekli vücut ve ağırlıklarının orantısızlığı sebebiyle ama yaban arıları uçuyorlar dedim. Benim bir yaban arısı bir oğlum var dedim. Sonrasında 8. sınıfa kadar eğitimine devam etti. Öğretmenlerinin de tavsiyesi üzerine lise eğitimi almadı. 4. Akşam Sanat Merkezinde Matbaa Genel Bölümünden çıraklık belgesi aldı, daha sonra da Kalfalık Sınavına girerek Kalfalık Belgesi edindi.

Çankaya Belediyesi'nin "Çengel Kafe" uygulamasında 7 yıl boynca çalıştı. Orda 13 tane zihinsel engelli arkadaşıyla beraber oldu çok sevdi onları. Çeşitli sanatsal aktivitelere katıldı. 7 tiyarto oyununda oynadı. Daha sonra Down Sendromlu Derneği aracılığıyla Bimeks mağazasında çalıştı. Ancak Ozan şiirle, edebiyatla da ilgileniyor, yayınlanmış bir şiir kitabı vardı, "Aşkın Şarkısı" diye. Ben şair adamım ne işim var teknoloji mağazasında diyerek istifasını verdi

Ozan İŞKUR'dan teşvik alan ilk engelli, bu süreç nasıl ilerledi peki?

İŞKUR Genel Müdürlüğü’nün açmış olduğu engellilerin kendi işini kurmalarına yönelik projeye başvurduk. Tabii Ozan tek başına yapabilir mi imza atabilir mi diye endişeleri oldu. Biz de imza yetkisini annesine verdik. Aslında İŞKUR'dan destek alsak da almasak da biz bu işi kuracaktık. Destek verdiler ve Türkiye'de bir ilk olduk. Sonrasında zaten başka kimseye vermediler. Ozan bir yapsın bakalım diye incelemek istediler.  

Ayrıca benim yönetici asistanlığımı yaptı ve başardı da. Ozan'ın bir duruşu var. Down sendromunun ne olduğunu bilen, idddiali bir çocuk. Birçok üniversite öğrencisi apolitikken onun bir siyasi düşüncesi var. Araştırmacı birisi.

Sizce Down Sendromuna farkındalık arttı mı?

Elbette arttı. Engelliler daha önce evde duruyorlardı şimdiyse daha çok dışarıdalar ve eve kapanmıyorlar. Biz Down Sendromlu çocukların aileleri  büyük bir aileyiz ve birbirimize destek olmalıyız.

Ali Ulusoy tüm ilgisi ve samimiyetiyle sorularımıza yanıt verdi. Tam röportajın sonunda ise sizi güzel bir şiirle uğurlayalım diyerek Atilla İlhan'dan "Ben Sana Mecburum" şiirini okudu. Ardından bir Moğol şiiri seslendirdi. Güzel sohbetimizi taçlandıran şiirleri ve ilgisi için Ali beye teşekkürlerimi iletiyorum.

Yenikapı Haber / Elif Yavuz / ÖZEL

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.