PİYASALAR

  • BIST 1009079.970%
  • ALTIN2323.8630.74%
  • DOLAR32.3630.1%
  • EURO34.944-0.38%
  • STERLİN40.924-0.37%
  1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Cumhurbaşkanı Erdoğan: HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD
Cumhurbaşkanı Erdoğan: HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD

Cumhurbaşkanı Erdoğan: HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok. Gerçek ortada. Bunu zaten başlarındaki kişiler söylüyorlar." dedi.

A+A-

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı Özel" TRT ortak yayınında, Serdar Karagöz ve Sermin Baysal Ata'nın sorularını cevaplandırdı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri'nin ardından, şehirleri yönetme anlayışının özünü, millete verecekleri sözlerin çerçevesini oluşturan manifestoyu açıklamasından sonra gerçekleştirdiği ilk yayını TRT'de yapmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

baskan-1.jpg

Yayının gerçekleştirildiği Vahdettin Köşkü'nde daha önce Dörtlü Zirve'nin yapıldığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Sayın Putin, Merkel ve Macron ile olan dörtlü zirvemiz, Suriye'ye yönelik olan o zirveyi şu anda bulunduğumuz konumda onlarla bir araya geldik. Tabii dışarıda Boğaz'a yönelik fotoğraf çekimlerimiz olmuştu ama burada da kararlı bir müzakereyi gerçekleştirdik. Malum Birleşmiş Milletler'den De Mistura da katılmış olduğu o zirvede biz bütün belirlediğimiz başlıkları onunla paylaştık ve o süreç, o yönüyle de devam ediyor. Belirleyici olup olmadığı meselesi ayrı ama en azından buna bir zenginlik katan süreçti ve şu anda da tabii zaman zaman o da İstanbul zirvesi olarak anılıyor ve kısa bir süre Sayın Putin ile malum Moskova'da bir araya geldiğimde yine İstanbul zirvesini andık ve ayın 14'ünde de Soçi'de bir araya geleceğiz. Soçi'de daha önce başlattığımız zirvenin ikinci turuna başlayacağız ve yine orada da Rusya Federasyonu, Türkiye, İran üçlü olarak bu zirvemizin tekrarını yapacağız. Temenni ediyorum ki bu güzel gidişe yeni bir anlam kazandıracak, yeni bir güç katacak. Çünkü Suriye'deki malum bu süreç, Cerablus, Afrin, İdlip, bütün bunlardan sonra her geçen gün daha iyiye doğru gidiyor. Temennimiz odur ki bunu bu şekilde devam ettirelim ve geri dönüş başlayan bu bölgelerde Suriye halkı kendi topraklarına dönme imkanını, fırsatını bulsun."

Manifesto 

Yerel seçimlere yönelik manifestoda, özellikle çevre ve insana odaklanıldığının belirtilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Her şeyden önce bir defa yerel seçime gidiyoruz. Bu yerel seçimde tabii bir genel seçimin etkisi olur mu olmaz mı diye bir soru soracak olursanız, tabii ki onun da olacak. Hele hele bizim gibi şu anda iktidarda olan bir siyasi partinin buradaki bakışında merkezi yönetimle, yerel yönetim arasındaki uyum çok çok önemli. Bir yerde yereli merkeze taşıyacağınız gibi merkezi de yerele taşıyacaksınız ki hizmetler çok daha farklı bir şekilde kendini gösterme imkanını bulsun. Özellikle bu dönemde dikkat edilirse halkımızın sıkıntıya düştüğü ve siyasi hareketlerin de üzerinde pek durmadığı bazı sıkıntılar var. Yani yerel yönetim dediğiniz zaman akla ilk gelen şey şudur, çevredir, temizliktir."

"2040'a kadar İstanbul'un su sıkıntısı olmayacak"

İstanbul'un o dönemdeki en önemli probleminin su olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ben belediyeyi CHP'den almıştım. Ki İstanbul'un o zaman 8 milyon nüfusu vardı, son nüfus sayımı yapıldı yaklaşık 15,5 milyon İstanbul bir nüfusa ulaştı. Dünyada bazı devletler değil orta boylu devletler artık bu nüfusta. İstanbul bir devlet. Şimdi böyle bir şehri yöneteceksiniz. Böyle bir şehri yönetirken çöp benim sorunum değil diyemez bir belediye. Hayır senin sorunun. Yollar benim sorunum değil diyemez, hava kirliliği benim sorunum değil diyemez. Göreve geldiğimde İstanbul'un doğru dürüst doğal gazı yoktu. 50 bin konutta doğal gaz vardı, bunun dışında İstanbul'da doğal gaz yoktu. Ben belediyeden ayrıldığım zaman 1 milyon 250 bin konuta biz o zaman doğal gaz getirmiştik. Onunla İstanbul'un havası temiz hale geldi. Şimdi zaten İstanbul'da doğal gazın gitmediği, girmediği semt, ev hemen hemen kalmadı, zira İGDAŞ gerçekten İstanbul'da çok büyük bir belediyecilik hizmetini doğal gazda ortaya koydu."

Göreve geldiklerinde İSKİ tankerleriyle su taşındığını hatırlatan Erdoğan, "Ben hep hatırlarım çocukların, annelerin bidonlarla o tankerlerle su aldığı dönemleri. Daha sonra ne oldu? Su istasyonları kuruldu. Hatırlayın. Endüstri oluşmuştu. Oralardan giderlerdi, parayla suyunu alırdı ve bununla da kalmaz, küvetler o satın alınan suyla doldurulur, onunla da banyosunu yapardı. Bu hale gelmiştik. Şimdi kalksın da bir CHP'li desin 'hayır böyle bir şey yoktu'. Bunları yaşadık. İstanbul'da bunları bize yaşattınız ama biz geldik, 1 yılda bir defa bu işi ortadan kaldırdık. Düşünün 110 kilometre biz Istranca dağlarından, 180 kilometre de Melen'den İstanbul'a su getirdik. Bu getirdiğimiz suyla birlikte İstanbul susuzluktan kurtuldu ve suyuna kavuştu, 2040'a kadar da İstanbul'un ciddi manada bir su sıkıntısı olmayacak. Hava kirliliğini o günün bir gazetesi hiç unutmuyorum, maske dağıtıyordu. Bunları bize getirip şöyle ortaya koymamız lazım ki bundan da gücenmemesi lazım CHP'li dostlarımızın. Bu maskeler o zaman dağıtıldı. Niye? Hava kirliliği var. Herkes maskeyle beraber sokağa çıkıyordu. Böyle bir dönemi yaşadık."

"Demokrasi yerelde başlar"

Demokrasinin yerelde başladığını vurgulayan Erdoğan, "Eğer bir siyasi hareket 'ben bir demokrasi mücadelesi veriyorum' diyorsa önce yerel politikayı başarması lazım. Yerel politikayı başaramayanın geneli başarması mümkün değil. Yerel halkla kucaklaşma, halkla bütünleşme yeridir. Halkla bütünleşme yeri olduğu için orada bir defa halka eliniz değecek. Elektrik vereceksiniz, elektrik alacaksınız. Bunu başarmanız lazım. Bunu başaramıyorsanız zaten halk sizi sırtında taşımaya mecbur değil." diye konuştu.

1994 öncesinde İstanbul'da çöp dağları ve susuzluk yaşandığını, Ümraniye'de yaşanan çöp faciasında 34 kişinin ölümünün hesabının sorulmadığını belirten Erdoğan, o dönemde Ümraniye ve Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li olduğunu ifade etti.

Erdoğan, "Hala kendilerini savunabiliyorlar. Neyi savunuyorsunuz? Neymiş, grevdeymiş. Ne demek grevde. Eğer grev varsa onun da sorumlusu sensin. Greve fırsat verdin. Biz bunu aldığımız anda adeta devrim ruhuyla aldık." ifadelerini kullandı.

Kasımpaşa'da Haliç'in kenarında bir yerde doğup büyüdüğüü, cumartesi günlerinde sandalla Fener'e geçerken tahammül edilemeyen bir kokunun olduğunu hatırlatan Erdoğan, 7 yıl sonra Haliç'in içinde adacıklar oluştuğunu, adacıkların arasından sandalla gittiklerini söyledi.

Erdoğan, şu anda Haliç Kongre Merkezi'nin yerinde o zaman mezbahaneler olduğunu kaydederek, şu andaki güzelliklerin o dönemde bulunmadığını dile getirdi.

Şimdi haliç Kongre Merkezi'nde sanatsal etkinlikler, kongreler ve çeşitli toplantılar yapıldığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"O malum yerden böyle bir güzel eser meydana geldi. Haliç'ten Alibeyköy'e 2,5 milyon metreküp çamur taşıdık. 9,5 kilometre bir boru hattı kurduk. Oradan pompa sistemiyle çamuru Alibeyköy'deki taş ocağına pompaladık ve orada süzdürdük. Çamuru çökertildi, su ise tekrar Haliç'e pompalandı. 650 bin metrekarelik taş ocağının olduğu yerde şimdi Vieland var, çocuklar için bir oyun parkı kuruldu. Böyle bir belediyecilik anlayışı var. Orada İstanbul halkı gidip eğleniyor. Öbür tarafta Haliç Kongre Merkezi var. Artık rahatlıkla Haliç'te balık avlanabiliyor. Bununla da kalmadık, daha ileriye gittik. Boğaz'ın suyunu Haliç'e bağladık. Çünkü Haliç'e o dağları delerek Boğaz'ın suyunu aktarmasaydık şu andaki Haliç'i yakalayamazdık. O durgun su yine eski haline dönecekti. Ama şimdi adeta devir daim gibi yukarıdan geliyor, aşağıda Marmara'yla bütünleşiyor. Artık kirli su diye bir şey söz konusu değil. Böylece zaten orada balık avlayabilir hale geldi. Bunu AK Parti iktidarı olarak biz yaptık. Bu işte gerçekten Veysel Eroğlu bakanımızın ciddi emekleri var. O zamanlar İSKİ Genel Müdürümdü. Profesör Adem Baştürk hocamızın ciddi emekleri, katkıları var. Biz burada, bu işi yaparken dertli olmanın bize verdiği o güçle, imkanla bunları başardık. Bu iş bir aşk işidir. Eğer varsa bir aşkınız bunları yaparsınız."

Erdoğan, yeni kuşağın Haliç'in böyle bir geçmişi olduğunu bilmediğini, bu nedenle de değerini anlamadığını, gençliğe şu anda bunun anlatılması gerektiğini söyledi.

"İzmir'i suya biz kavuşturduk"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'in körfezinin de koktuğunu belirterek, "İzmir susuzdu. İzmir'i suya kavuşturan yine biz olduk, merkezi yönetim olarak." dedi.

Erdoğan, CHP'den alınan Kocaeli'de de körfezin durumunun kötü olduğunu, susuzluğun yaşandığını, Yuvacık Barajıyla skandallar yaşandığını anlattı.

Kocaeli'de de bir değişim ve dönüşüm yaşandığını ifade eden Erdoğan, "Çöp, çukur, çamur derken, benim derdim bu. İstanbul'un ilçelerini aldığımızda tüm ilçeler böyleydi. Buralarda yaptığım çalışmalarla tüm o ilçeler şimdiki modern Güngören, modern Bağcılar, modern Esenler oldu. Buralara böyle geldik. Bunu yeni kuşağın bilmesi lazım." şeklinde konuştu.

Erdoğan, Bağcılar, Esenler ve Güngören halkının büyük oranda bunları bildiğini, o dönemde hizmetin bu ilçelere değil Bakırköy'e verildiğini, Londra asfaltının altına hizmet sunulurken üst kısma yapılmadığını kaydetti.

"CHP dediğimiz zaman, çöp, çukur, çamur akla gelir, derken ben bunu kastediyorum." diyen Erdoğan, AK Parti'nin de bunlardan arınmak anlamında olduğunu vurguladı.

Dikey mimari eleştirisi 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, belediyeciliğin gönül işi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Bütün belediye başkan adaylarına şunu söylüyorum. Biz şunu bileceğiz. İnsanoğlu topraktan uzak olmamalı. Toprağa yakın olmalı. Öyle 50 kat, 60 kat, 70 kat bir mimari, aslında bizim medeniyet ruhumuza da uygun bir mimari değildir."

Erdoğan, dikey mimarinin insan ilişkilerini de ortadan kaldırdığını, bu yapılarda oturanların birbirini tanımadığını dile getirerek, kendi büyüdüğü mahallede komşularının bırakın tanımayı, çamurlandıkları, kirlendikleri zaman kendilerini yıkadığını, annesinin de komşuların çocuklarına aynısını yaptığını anlattı.

O günleri özlediği için yatay mimari dediğini ifade eden Erdoğan, yatay mimarideki okuluyla, camisiyle, ailelerin bir araya geldiği kıraathaneleriyle olan yapılanmanın, şehircilik anlayışının çok önemli olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, yeni dönemde TOKİ ile daha önceden başlayarak buna doğru bir yönelişe geçtiklerini ve bunu başaracaklarını vurgulayarak, TOKİ'nin yüksek katlı bina döneminin artık biteceğini kaydetti.

"Yatay mimari komşuluk ilişkilerini artıracak" 

TOKİ'nin de yanlışlarını anladığını ifade eden Erdoğan, yatay mimariyle yapılanlara da zemin artı 4 kat dediğini söyledi. Bazı yerlerde arazi ve arsa sorunu olduğunu, kentsel dönüşüm ve farklı türlerinin yaşandığını belirten Erdoğan, bunlardan dolayı da sıkıntılar yaşandığını anlattı. 

Binaların zemin artı 5 katı geçmemesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Buna dikkat edilmesi gerekir. Fakat arsamız var, arazi imkan veriyorsa, orada bu işi daha da düşürmemiz lazım. Zemin artı 3 olsun. Seyrek olsun, hava sirkülasyonu noktasında sıkıntı olmasın, oralarda da okulumuz. mabedimiz, millet kıraathanesi, hepsi olsun. Hepsinden öncelikli olarak millet bahçesi olsun. Orada oturanlar o millet bahçesinde icabında pikniklerini yaparlar. Çocuklar oralarda yatar, koşar, yuvarlanırlar. Bu çok daha farklı bir kaynaşmayı, sevgiyi, muhabbeti arttıracaktır. Birbirinin derdiyle dertlenmeyi artıracaktır. Bu tarihin yeniden inşallah bir dirilişi, bir geri dönüşü olacaktır. Bunun başarmamız gerekir diye düşünüyorum. O komşuluk ilişkilerin arttırma noktasında bize ayrı bir heyecan kazandıracaktır. Onun için 94 ruhu buna özellikle diyor ve bunu savunuyorum."

"İstanbul Habitat 2'ye göre dünyanın en temiz örnek şehri"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1995 yılında Habitat 2 toplantısını ve o dönemde belediye başkanı olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: 

"Şu andaki Cemal Reşit Rey o zaman spor sergi sarayıydı. Ben onu o zaman Kültür Turizm Bakanlığımıza devretmiştim. Çünkü mali noktada durumumuz yeniydi çünkü ben 2,5 milyar dolar borçla o zaman devraldım İstanbul Büyükşehir Belediyesini. Ama devrederken hem bütün yatırımları yapmanın yanında 1 milyar 250 milyon dolarla borç olarak devrettim. Böyle de bir çalışmamız oldu. Habitat 2 toplantısı orada yapıldı. Sonunda bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Sonuç bildirgesinde İstanbul Habitat 2'ye göre dünyanın en temiz örnek şehri olarak orada kayda girdi. Bu bir şeyi gösteriyor. Geldiğimizde işe oradan başladık. Dedik ki 'temizliği biz öne çıkaracağız ve bu temizlikle beraberde dünyada örnek bir şehir haline geleceğiz. Bir taraftan bizim medeniyetimizde, dinimizde temizlik imandandır diyeceğiz, ondan sonra temizlik diye bir şey olmayacak. Olur mu? temizliği bizden onların görmesi, öğrenmesi lazım. Onun de gereğini yapmamız lazım. Biz de bunu yaptık ve Habitat'ta o noktada hakkımızı verdi ve sonuç bildirgesine de koydu."

O gündür, bu gündür İstanbul genelinde o başarının sürdürüldüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünyada öyle şehirler biliyorum ki rezillik. Gitmediğim, görmediğim böyle şehirler çok. Onlar için o artık tali mesele haline geldi temizlik falan. Hiç umurlarında değil. Ama bizim için asli mesele, tali değil. Mesela ben Karayollarını bile bu konuda çok sıkıştırıyorum. Vatandaşımızın da bu konuda hassas olması lazım. Giderken bakıyorsun diyelim İstanbul'da, kara yollarında pet şişeyi içiyor, yolun bir kenara atıyor. Bizim mayamızda böyle şey yok. Bunu yapmamalısın, yapamayız. Bu şehirler, bu yollar bizim. Bu kara yolları bizim. Eğer biz buralarda bu temizliği başkalarına göstermezsek bu olmaz. Allah rahmet etsin Mahir İz hocamız vardı. Bir gün sohbetinde bir arkadaşıyla beraber Saraçhane Kemeri'nden Unkapanı'na doğru iniyorlar. İnerken, sohbet ederken önde giden birisi, affedersiniz yere tükürüyor. Yere tükürünce o da ona diyor ki 'bak diyor bu yaptığı var ya kul hakkıdır' diyor. 'Çünkü arkadan birisi burada bir iç geçirse işte burada kul hakkıdır' diyor. Bizim dinimiz bu kadar hassas. Buna müsaade etmiyor. Hele hele sen şimdi kalkacaksın, sigaranı içeceksin, izmaritini atacaksın. Sigara paketini atacaksın, pet şişeyi atacaksın. Bunların hepsi kul hakkıdır. Çöpçünün görevi doğal pisliği temizlemektir, onun dışındakileri değil."

15 Temmuz gecesi yaşananlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz sürecinden sonra siyasette ittifaklar dönemi başladı. Adalet ve Kalkınma Partisi ile MHP, beraber siyasi alanda bir ittifak sürecini başlattılar. Cumhur İttifakı'nın harcında ne var? Bu ittifakla seçime giriyorsunuz. Bu ittifak gelecekte de devam edecek mi?" şeklinde yöneltilen üzerine, burada öncelikle 15 Temmuz'un ruhunun ortaya konması gerektiğini söyledi.

15 Temmuz'un, ruhunda gerçekten milliyetperver, vatansever olanlarla, milletin düşmanı olanların, bu vatanın düşmanı olanların mücadelesi olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları anlattı:

"Bir Cumhurbaşkanı olarak o akşam İstanbul'a indiğimde, tabii bir taraftan F16 üzerimizde diyorlar, öbür taraftan helikopterler gidip geliyorlar. Bu arada tabii havalimanındaki kule ele geçirilmiş. Fakat sağ olsun o zaman İstanbul Emniyet Müdürü ve valimiz süratle o kuleyi boşalttılar ve biz yere indik. Pilot bana o zaman şöyle bir şey sordu. 'Şu anda inişimiz riskli olabilir' dedi. Biz tabii tur atıyoruz. Ben son ana kadar İstanbul'a mı, Ankara'ya mı gideceğimizi pilota söylemedim. Dedim sen şöyle bir yere kadar bir git bakalım. Ondan sonra ben sana nereye inmemiz gerektiğini söylerim. Tabii aslında kendi hafızamda hesabını yaptım ve tam oraya geldik ben İstanbul deyince pilot 'Böyle bir sıkıntı olabilir' dedi. Dedim 'Şu andaki bindiğimiz uçak bir defa iniş ve kalkış noktasında çok rahat seri hareket edebilen bir uçak. Dolayısıyla dedim bunu başarman lazım'. 'Bir kamyon oraya piste koymuş olabilirler' dedi. 'Artık sen aydınlatmanla vesairenle bunu çözeceksin' dedim. Artık benim kararlılığımı görünce de pilot bunu yaptı. Tabii indik, indik ama üstümüzdekiler dolaşıyor. F16, helikopterler falan. Fakat çağrımıza halkım, milletim olumlu cevabı vererek havalimanını zaten doldurmuşlardı. Ben de tabii eşim, Berat Bey, kızım, torunlarım yanımdalar beraberce indik. Şimdi o andaki haleti ruhiyeyi sizler düşünün."

"Cumhur İttifakı'nı ülkemizin bir beka meselesi olarak görüyoruz"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun o gece 23.15'te havalimanına geldiğini ve tankların arasından geçip Bakırköy Belediyesi'ne gittiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben bilmiyorum. Sonradan öğreniyoruz. Daha sonradan aldık ki bilgiyi Bakırköy Belediyesinden bütün gelişmemeleri takip ediyor. Çünkü bizim yanılmıyorsam 01.15 gibi biz de oraya geldik. Daha sonra kendileri diyor ki 'Benim haberim olsaydı ben beklerdim'. Biz çağrımızı, davetimizi falan yaptık bütün halk orada ve o andan itibaren zaten bir şey başladı. Yani o gecenin katılımcıları AK Parti tabanıyla, Milliyetçi Hareket Partisi tabanıdır. Çünkü bu işi bir milli ruhla yaptılar. Ben her zaman bir şey söylüyorum özellikle bizim Milliyetçi Hareket Partisi'yle azami müştereklerimiz var. Ama diğerleriyle bizim böyle bir müştereğimiz yok. Diğerlerinin ise birbirleriyle inanın bırakın azami müştereklerini, CHP'nin HDP ile azami müştereği olabilir. Ama ne İyi Parti'yle, ne Saadet'le böyle bir birlikteliğinin olacağına bir ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir. 

Onun için de Sayın Bahçeli biliyorsunuz onlara 'zillet' ittifakı diyor. Ben de onlara 'illet' ittifakı diyorum. Ama bizimki Cumhur İttifakı'dır. Cumhur olarak bu milletin geneli ve biz burada hayırda ittifak etmişiz. Burada bütünleşmişiz, burada bir olmuşuz, beraber olmuşuz. 7 Ağustos'tan itibaren başlayan bir ittifak bu. 7 Ağustos'ta beyefendi oraya Bay Kemal nasıl geldi biliyor musunuz Ben kendisini davet ettim. Önce gelmiyordu ve gelmeyeceğini de bildirdiler. Son anda cuma akşamı döndüler. Demek ki çok baskı yapıldı kendisine ve o mahfillerin yaptığı baskı neticesinde son anda geleceği bildirildi. Onu da herkesin bilmesi lazım. Ondan sonra da zaten bizim o yeni kapı ruhuna ters hareketler etmeye başladı. Bunu da milletimin bilmesi gerekir diye açıklıyorum."

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, "Şimdi de biz tabii ki bu Cumhur İttifakı'nı ülkemizin bir beka meselesi olarak görüyoruz ve burada bir ortak beka kaygımız var. Bu ortak beka kaygımızla birlikte ve gelecekle ilgili müşterek birçok değerlerimizi ortaklaşa ortaya koyabiliyoruz. Diyorum ki bizim bu ittifakımız temennim ve duam o dur ki inşallah pazara kadar olmaz, mezara kadar olur. Çünkü bizim birliğe, beraberliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. 7 düvel dikkat edin Türkiye'ye karşı mücadele veriyor. İşte biz bu mücadelelere pes etmememiz lazım. Bu mücadelede asla kayba uğramamamız lazım." ifadelerini kullandı.

"HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD"

HDP, PKK ve YPG/PYD'nin birbirinin aynı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok. Gerçek ortada. Bunu zaten başlarındaki kişiler söylüyorlar."  

"Biz Suriye halkının dağılıp parçalanmasından yana değiliz"

Türkiye'nin Suriye politikasının siyasi birliği esas aldığının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'nin kuzey Suriye politikası, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve bu noktada siyasi birliğini esas alıyor. Yani biz Suriye halkının dağılıp parçalanmasından yana değiliz." diye konuştu. 

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Münbiç'te şu anda diyoruz ki biz bunun etrafında gerek Rusya gerekse biz buradaki devriye olayını bir çözüme kavuşturalım. Şu anda burada böyle bir adım atıldı."

"Bizim kültürümüzde İstiklal Marşı'nı okumak zillet midir?"

HDP'nin kongrelerinde bile Türk bayrağı asmadığını ve İstiklal Marşı'nı söylemediğini belirten Erdoğan, "Bizim kültürümüzde, derneklerin, resmi kurumların bu tür şeylerinde İstiklal Marşı'nı okumak zillet midir? O şereftir. O şeref de şerefli olanlara yakışır. CHP'nin bunlarla beraber olması zaten anlaşılır gibi değil. Hele hele İYİ Parti'nin, Saadet Partisi'nin bunlarla beraber böyle iş tutması, o da tabi izahı mümkün değildir." dedi.

"Türkiye'den 300 bin civarında Suriyeli topraklarına döndü"

Rusya'ya giden heyetin döndüğünü ve görüşmelerde olumlu gelişmelerin olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Heyetimiz Rusya'ya gitmişti, döndü. Bugün gerek heyetteki arkadaşlarla gerekse Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar'la görüşme yaptık. Görüşmelerde şu anda olumlu bir gelişmenin olduğunu öğrendik. Temenni ederim ki bu olumlu gelişmeyle buradaki örgütler, burayı biran önce terk ederler ve buranın kendi asli sahipleri gelip topraklarına yerleşirler. Türkiye'den 300 bin civarında Suriyeli topraklarına döndü. Buralar boşalınca buraların halkı da topraklarına dönecek. Biz şimdi atılacak adımla da bunun planlamasını yapacağız." 

Türkiye'nin Suriye'de düzenlediği operasyonlar sayesinde terör örgütlerinin Akdeniz'e inmeyi başaramadıklarını belirten Erdoğan, "Terör örgütleri, baktılar ki olacak gibi değil Afrin'den çıkma kararı aldılar. Eğer biz dik durmasaydık, orada biz o operasyonları sağlam yapmasaydık, o zaman bu terör örgütleri oradan Akdeniz'e ineceklerdi." ifadelerini kullandı. 

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye ile alt düzeyde bu dış politika yürütülüyor, istihbarat örgütleri 'illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız' havasında olamaz." 

FETÖ elebaşının iadesi

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'den iadesine ilişkin, Erdoğan, "FBI'ın çalışmalarının neticesinde buradan artık bir karar çıkması sağlanabilir." değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, FETÖ'nün para ile ülkelerde darbe yapabilecek bir halde vurgulayarak, "Bulundukları ülkelerde hükümeti düşürebilecek duruma hale gelmişler. Neyle? Para, para... Soros neyle anılıyor? Parasıyla anılıyor, adam parasıyla ülkelerde darbe yapıyor." dedi.

"Daha yapılacak çok operasyon var"

"FETÖ tamamen temizlendi mi?" sorusunu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı:

"Hayır. Daha yapılacak çok operasyon var. Devletin içinde var, devletin çeşitli kurumlarında var, polisimizde, askerimizde, her yerde var. Onun için kolay değil. Bu, adeta metastaz yapmış, bütün bünyeyi sarmış." 

"Tehdidin emaresini gördüğümüz anda gereği neyse yaparız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye'den çekilme kararına ilişkin, "Biz her zaman onların yanında olacağız, Suriye halkının. Fırat'ın doğusunda Sayın Trump'un biz çekileceğiz, çekiliyoruz sözü var. Temenni ederim ki bunu kısa bir zaman içerisinde de hallederler. Çünkü biz tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Onun için de tehdidin emaresini gördüğümüz anda zaten her türlü hazırlığımız bizim var, gereği neyse bunu yaparız." diye konuştu.  

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili, Erdoğan,  "Belki bu 22 kişinin içinden hayatta olmayanlar da olabilir, onu da söyleyeyim. Bazı duyumlarımız var, belki bazılarını götürmüş de olabilirler, trafik kazası kurbanları falan da olabilir." dedi. 

"Tampon bölgenin güvenliğini biz sağlarız"

Erdoğan, Fırat'ın doğusunda oluşturması gündeme gelen güvenli bölgeye ilişkin, şunları söyledi:

"Tampon bölge dediğimiz burayı, Türkiye'ye teslim edeceksiniz. Buranın güvenliğini her şeyini biz o zaman zaten sağlarız." 

"Yatırımlarımızla yolumuza devam ediyoruz"

"Biz ekonomide ayakları yere sağlam basan bir ülkeyiz, hayali değiliz." diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Yatırımlarımızla yolumuza devam ediyoruz, yatırımlarda durmak diye bir şey yok. Borsa İstanbul adeta pik yaptı, 100'ün üzerinde... Bunlar önemli şeyler, demek ki dünya gidecek yer olarak Türkiye'yi görüyor. Göreve geldiğimizde 36 milyar dolar ihracatımız varken şu anda ihracatımız hamdolsun 168 milyar doların üzerine çıktı." 

"Bez torba kullanımı yüzde 55-60'ına ulaştı"

Ücretli plastik poşet uygulamasına da değinen Erdoğan, "Bez torbanın kullanımı mevcudun yüzde 55-60'ına ulaştı. Niye? Herkes hakikati görüyor." diye konuştu.

"Çarşı, pazar da vatandaşımızı sömürmemeli"

Gıda fiyatlarında vatandaşın sömürülmemesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çarşı, pazar da 'markette fiyat böyle oldu, benim fiyatım da böyle olsun' diyerek onlar da vatandaşımızı sömürmemeli." 

Yeni Askerlik Yasası

Erdoğan, Yeni Askerlik Yasası'na ilişkin bir soru üzerine, şu ifadeleri kullandu:

"Nihai noktayı buna henüz Savunma Bakanlığımız koymadı ama 3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor."  

"Başakşehir çok başarılı gidiyor"

Seçim çalışmalarıyla ilgili Başakşehir'in çok iyi gittiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Başakşehir şu anda çok çok başarılı gidiyor, tabii onunla da övünüyorum çünkü kurduğum takım. Yerel belediyecilikte çok ciddi bir reformu yapma zorunluluğumuzun da olduğuna özellikle inanıyorum."

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.