PİYASALAR

  • BIST 1009778.350.58%
  • ALTIN2427.694-0.04%
  • DOLAR32.570.15%
  • EURO35.0030.66%
  • STERLİN40.8050.89%
  1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 'Bir yanımız eksik kaldı ama gurur duyuyoruz'
'Bir yanımız eksik kaldı ama gurur duyuyoruz'

'Bir yanımız eksik kaldı ama gurur duyuyoruz'

A+A-

Hain darbe girişiminin üzerinden 1 yıl geçti ancak yaralarımız ilk gün gibi canımızı acıtıyor. Turuncu Dergisi, kahramanlığı ile adını tarihe yazdırıp şehadete yürüyen Malatyalı Türkan Türkmen Tekin'in eşi Ramazan Bey ile 15 Temmuz gecesini ve sonrasında yaşadıklarını konuştu.


Hain darbe girişiminin üzerinden 1 yıl geçti ancak yaralarımız ilk gün gibi canımızı acıtıyor. Turuncu Dergisi, kahramanlığı ile adını tarihe yazdırıp şehadete yürüyen Malatyalı Türkan Türkmen Tekin'in eşi Ramazan Bey ile 15 Temmuz gecesini ve sonrasında yaşadıklarını konuştu.

Şehit Türkan Türkmen Tekin nasıl bir eş ve nasıl bir anneydi, bize bahseder misiniz?

Eşim 46 yaşındaydı, aramızda yalnızca bir yaş vardı. 22, 18 ve 12 yaşlarında üç evladımız var. Çok merhametli ve yardımsever bir kadındı. Manevi yönü çok güçlü biriydi. Yolda aç birisini görse, onu doyurmadan yoluna devam etmezdi. Doyuramazsa elindeki son parasına kadar verir, gerekirse yolu yürürdü ama asla aç insanı doyurmadan geçip gitmezdi. Yaşlı kişilere özellikle yardım ederdi. Cüzdanında ne kadar para varsa hepsini verirdi. Ne ihtiyacı varsa karşılardı. Akrabalarımızın, komşularımızın hepsinin yardımına koşardı. Birisinin aç olduğunu bilse evde rahat yatamazdı. İlla ki o insanı doyururdu. Eli bol ve bereketliydi. Hatta o hain gece yaşanmadan iki hafta önce eve bol erzak alışverişi yapmıştı. "Ben de neden bu kadar alışveriş yaptın ki, niye kendini yordun?" deyince, "Olsun, bol bol olsun" demişti. Rahmetli, bolluğunu ve bereketini bizlere bırakıp öyle gitti. Dini ibadetlerine düşkündü. Birlikte Hz. Mevlana Türbesi'ne gidecektik, Hacca gidecektik. O bize Cennet'in kapılarını açtı. Hem yardım etmeyi çok seven iyi bir eşti, hem de çocuklarına çok iyi bir anneydi. Etrafımızda çok sevilen birisiydi.

15 Temmuz gecesi evinizde neler yaşandı?

O gece evde eşimle oturuyorduk. Ufak kızım Hilal uyuyordu. Eşim Bayrampaşa'da bir mağazada çalışıyordu. Eve geleli henüz bir saat kadar olmuştu. Son iki senedir ayağımdaki rahatsızlıktan dolayı sadece o çalışıyordu. Evin geçimi ondaydı. Bana "Ayağın iyileşsin, sen de çalışırsın üzülme" derdi. "İyileşmeden çalışmana müsaade etmem" diyordu. Son iki sene mücadeleyi hep o verdi. Evde eşimle henüz oturuyorduk ki, o sırada baldızımdan bir telefon geldi. Darbe oluyor, dedi. Ben de şaşırdım. "Kim ki dedim onlar?" Hemen aldım kumandayı, beş altı kanal değiştirdim. Hepsinde "Son dakika" diye yazıyordu. Eşim "Ramazan hadi çıkalım, ben abdest alıp, iki rekat namaz kılana kadar sen toparlan" dedi. Namazı kılıp, ben aşağı inene kadar anahtarı almış, alt katta oturan ablama "Abla çocuklar önce Allah'a, sonra sana emanet" diyerek anahtarı ablamın eline sıkıştırmış. Sonra ben de indim ve yolumuza devam ettik. Eşimle ikimiz hem yürüdük hem de balkondan bakan komşuları aşağı çağırdık. Kimi görsek seslendik, 'Vatan davası bu, aşağı inin, gelin siz de yürüyün' diye. Bugün bana birisi o gece yürüdüğüm yaklaşık 3 kilometrelik yolu normal zamanda yine yürü dese yürümem ama biz o gece o kadar yolu eşimle kuş olup uçmuşuz sanki. Vatan deyince bizim gözümüzü ne yol ne de başka bir şey görmedi. Saat 23.00 sularıydı. Cumhurbaşkanımız 'dışarı çıkın' talimatını henüz vermemişti, biz eşimle yürüyerek önce Dörtyol Meydanı'na kadar gelmiştik. Oradan Emniyet binasına kadar geldik, insan kalabalığı artıyordu, sevindik. Elimizdeki büyük Türk bayrağıyla üst geçidi geçtik. Köprüdeki insanlar tankların geldiğini görüp, bize haber vermek için bağırıyormuş ama biz dua ve slogan seslerinden onları duymuyorduk. Bir anda arkamızdakiler sağa sola kaçışmaya başladılar. Arkamı dönünce o tankı ve hainleri gördüm. Yolda dondum kaldım. Türkan solumdaydı, orada kal, ben ortada kalayım, dedim. Hainler çok hızlı geliyordu. Olacaksa bana olsun, ona bir şey olmasın istedim. Ama hainler sol taraftaki insanlara çarparak hızla geldi. Önce eşime ve daha sonra birkaç kişiye daha çarptı. Hemen eşimi kucağıma aldım, seslendim ama ses vermedi. Baktım ki başına darbe almış. Kucağımda yaralı olarak hemen hastaneye götürdüm. Havaalanına giden araçlardan bir tanesi bizi aracına aldı ve hastaneye gittik. Allah'ım yolları aç diye dua ediyordum. Ama o kalabalık yol bir anda açıldı bize. 10 dakikada hastaneye vardık. İki saat ameliyatta kaldı ve daha sonra doktor bana orada eşimin vefat haberini verdi. Yıkıldık tabii. Eşimin yüzüne baktım, gülümsüyordu bize, bembeyaz pamuk gibi yüzü vardı. Çok üzüldük bir yanımız eksik kaldı ama eşim sayesinde şehit ailesi olduk, bununla gurur duyuyoruz. Şükürler olsun ki ülkemiz ayakta kaldı. Ezanımız susmadı. O gece sabaha kadar salahlarımız okundu. Bizim için en önemli şey bayrağımız ve ezanımız.

Tanklar geldiği sırada nasıl bir ortam vardı? Vatanı uğruna sokağa çıkan, her şeyi göze alan vatanseverler nasıl bir ruh halindeydi?

Silah bizim, tüfek bizim, tank bizim, helikopter bizim, onları biz almıştık ama o hainlerin karınları doyunca, ekmeğe tekme atar gibi, bu vatan hainleri bize namlu doğrulttu. Bunlar ne devleti ne vatanı düşünür. Bunlar sadece kendini düşünür. Sadece para için, üç beş kuruş fazla alacaklar diye ülkeyi ne hale getirdiler ama Cenab-ı Allah müsaade etmedi. İnsanlarımız da eskisi gibi değil, eski darbelerdeki gibi sessiz kalmadı. O caddede yürüyen yaşlı, genç insanları görmek bambaşka bir duyguydu.

Siz ve çocuklarınız açısından, yaşanan bu süreçten sonraki bir yıl nasıl geçti?

Tabii ki annenin yerini hiç kimse tutamaz. Annenin yeri bambaşka. Ben baba olarak ne yapsam da, annelerinin tırnağı kadar bile olmaz. Bu süreç çok zordu benim açımdan ama Rabbim şükürler olsun ki büyük bir sabır verdi bana. Eskiden çok sabırlı birisi değildim ama şimdi çok değiştim. Türkmen hanım bizim evimizin her şeyiydi. Çiçeği, gülü, yemeği, maddi ve manevi koluydu. Çocuklarımın hepsi annesine çok düşkündü. Çünkü annesi onları yetiştirmek ve büyütmek için çok mücadele verdi. Hem okullarına devam ettirdi hem de Kur'an eğitimi almalarını sağladı. Kendisi de ilkokul 3. sınıfta okulu yarıda bırakıp, Kur'an öğrenmek için kursa gitmişti. Önce din eğitimi alıyor sonra okulu tamamlıyor. Daha sonra 28 Şubat zamanında başörtüsü sebebiyle okulunu bırakmak zorunda kalmıştı. Kur'an ve din eğitimine devam etti. Gün boyu Kur'an elinden hiç düşmezdi. Gece kalkıp, saat 3-4 o evimizde hala duruyor küçük bir Kur'an-ı Kerim var onu okurdu. Çocuklarım arkamızdan bir Fatiha okuyabilsin derdi. Şükürler olsun ki hepsi de Kur'an okuyor.

Bu süreçte devlet erkanından sizinle iletişim nasıl oldu?

Devletimiz her daim bizi arayıp soruyor. Hep yanımızdalar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan Allah razı olsun, her zaman bizimle irtibatta oldu. Ayda bir kez telefon ile bizzat arayıp, hal hatırımızı soruyor. Eşi, evlatları, damatları hep arıyorlar. Hiç eksikliklerini hissetmedim. Biz de arıyoruz kendilerini. Mesela 2 gece önce Cumhurbaşkanımız akşam saati yine bizzat aradı ve hatrımızı sordular. Yine Esenler Belediye Başkanımız Mehmet Tevfik Göksu'dan da Allah razı olsun her daim arayıp soruyor. O da bizi hiç yalnız bırakmıyor. İki günde bir görüşürüz. Ne zaman, saat kaç olursa olsun arasam hemen cevap veriyor. Çocuklarımla da özellikle ilgileniyor. Cumhurbaşkanımız ne kadar yakınsa Belediye başkanımız da o kadar yakın. Allah onları başımızdan eksik etmesin.

Ülkemize, milletimize bu kötülüğü yapan hainlere bir mesajınız var mı?

Cumhurbaşkanımız açıkladı, bu hainler cezasını çekecek diye. Biliyorsunuz bunlar istediği kadar kaçsalar da önünde sonunda adalet önünde hesap verecekler. Silivri'deki duruşmaya gittik. Kendilerini savunma için bir klasör dolusu boş evrak doldurmuşlar. Bir tanesinin savunması bir gün sürüyor. Devletimize güveniyorum. Bu hainlere devletimiz gereken cezayı verecek. Allah onlara fırsat vermedi, biz de sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız. Eşimin kanını yerde bırakmayacağız, bu memleketi onlara bırakmayacağız. Onlar bir şehidimizin tırnağı dahi etmezler. Biz bu toprakları kimseye bırakmayız.

Bu toprakların birliği ve dirliği için direnen vatanseverlere ne söylemek istersiniz?

Birliğimiz ve dirliğimiz daim olsun. Bayrağımız her zaman dalgalansın, ezanımız susmasın. Eskiden 80 akrabam vardı, şimdi 80 milyon akrabam var. Biz her zaman bir olursak, kimse bizim bileğimizi bükemez. Allah o kötü günleri bir daha yaşatmasın ama biz yine ayaktayız, yine direniriz. Biz bu vatan için yaşıyoruz. Gidecek başka yerimiz yok. Ülkemiz burası, toprağımız burası. Dedelerimiz bu vatanı bize yurt yapmak için şehit olmuş, biz de onların torunlarıyız. Topraklarımız için sonuna kadar mücadele ederiz. Allah bu kutlu direnişte bizimle olan tüm vatanseverlerden razı olsun.

Sevilay Acar'ın röportajı

Yenikapı Haber

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.